Kökeni belirsiz, gerekçeler aynı: 'Sünnet' adı altında cinsel işkence (4)

  • 09:01 13 Ağustos 2020
  • Dosya
Mısır'da işkence devam ediyor
 
Derya Ceylan-Şehriban Abi
 
HABER MERKEZİ - Mısır’da “sünnet" adı altında cinsel işkenceye maruz bırakılan binlerce kadından biri olan İman Ghanem, işkencenin yasaklanmış ve bir insan hakkı ihlali olarak görülse de devam ettiğini söylüyor. 
 
Gelenek ve kültür öne sürülerek “sünnet” adı altında kadına ve çocuğa yönelik cinsel işkencenin en yoğun yaşandığı ülkelerden biri de Mısır. Ülkede ölüme varacak boyutlara kadar ulaşan işkence, çoğunlukla 0-15 yaş arası çocuklara uygulanıyor.  
 
Dosyamızın son bölümünde bu işkencenin Somali ve Gine'den sonra en fazla yaşandığı ülkelerden biri olan Mısır'da yasak ve insan hakkı ihlali olarak belirtilmesine rağmen, işkencenin hala sürdürüldüğüne işaret ediyoruz. 
 
2007’de bir kararname yayınlandı
 
Mısır Sağlık Bakanlığı 2007 yılında, sağlık uzmanları da dahil olmak üzere herkesin hükümet veya sivil toplum hastanelerinde ya da kliniklerinde bu işkenceyi yasaklayarak önceki 1996 kararnamesinde bir boşluk açarak bir bakanlık kararnamesi yayınladı. 2007 yılında, Grand Mufti Ali Gomaa, işkenceyi kınayan bir “fetva” yayınladı ve Azhar İslami Araştırmalar Yüksek Kurulu, işkencenin temel İslam Şeriatı’nda veya kısmi hükümlerinin hiçbirinde temel olmadığını belirten bir açıklama yaptı. Eylül 2012'de, Mısır jinekologları ve doğum uzmanları birliği, uygulamanın tıbbi bir prosedür olmadığını ve sonuç olarak engellenmesi gereken bir uygulama olarak başka herhangi bir tıbbi müfredata dahil edilmediğini bildiren bir kampanya başlattı.
 
2008’de yasaklandı
 
Mısır Parlamentosu, 2008 yılının haziran ayında, söz konusu işkenceyi yasakladı. Yasağın uygulanmasına yardımcı olmak için parlamento, “Kahire Bildirgesi+5” başlıklı bölgesel bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Bu konferans, Kahire’de de yapılan ve “Kadın Sünnetini Ortadan Kaldırmak için Kahire Deklarasyonu” başlıklı kampanya hakkında önemli bir yasal belgeyle sonuçlanan 2003 toplantısının bir devamı niteliğinde oldu. Konferansın temel hedefleri, konferansın önerilerini takip etmek ve uygulamaya dünya çapında dikkat çekmeyi amaçlayan uluslararası bir kampanya başlatmak oldu. 
 
İkinci bir aşama başlatıldı
 
UNFPA-UNICEF Ortak programı kanun reformu, araştırma ve veri analizi, sağlık personeli ve saha çalışanlarının kapasite artırımı ile yerel topluluklarla doğrudan katılım gibi çok çeşitli alanlarda faaliyet gösteriyor. Dini liderler, 2014 yılında bu programın çalışmalarını 17 ülkeye yayarak ikinci bir aşama başlattı. Ortak program, artan tıbbileşme, uygulama yasağı yasalarının güçlendirilmesi ve toplumsal düzeylerde harekete geçilmesi sorununu ele almak için Sağlık Bakanlığı ile yakın bir şekilde çalışıyor. 
 
Bakanlık söz konusu program kapsamında şu maddelere dikkat çekiyor: 
 
“*Sünnete karşı mevzuatın etkili bir şekilde yürürlüğe konması ve uygulanması, 
 
*Sünnetin terk edilmesi için ortak bir çerçeve üzerinde kilit küresel kalkınma ortaklarıyla işbirliği, 
 
*Programlama ve politikalar için kanıta dayalı veriler, 
 
*Uygulamanın terk edilmesini savunan dini lider ağlarını genişletmek.”
 
2016’da yasa yürürlüğe girdi
 
Ülkede kabul edilen işkenceye yönelik yasak uygulaması, 2016’da çıkarılan yasa ile yürürlüğe girdi. Yasa kapsamında en az üç ay ve en fazla iki yıl hapis cezası, buna alternatif olarak en az bin Mısır lirası (LE)  ile en fazla 5 bin LE para cezası uygulanıyor. Yasaya göre ayrıca işkenceyi gerçekleştiren doktorlara 7 yıla kadar, uygulatanlara da 3 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Ancak ülkede bu yasaya göre henüz kimse hüküm giymedi. Ayrıca yeni çocuk yasası,  işkence tehlikesi altında olan çocuklar da dahil olmak üzere ihmal ve istismar riski altındaki çocukları belirleme, destekleme ve izleme görevleri ile farklı ulusal düzeylerde Çocuk Koruma Komiteleri’nin oluşturulmasını içeriyor. 
 
Mısır’ın Kahire kentinde yaşayan ve “sünnet” adı altında işkenceye maruz bırakılan İman Ghanem, yaşadıklarını ajansımızla paylaşarak, ülkedeki durumu anlattı. 
 
‘İlçe ve köylerde yapılıyor’
 
Ülkede çocuklara yönelik işkencenin “gelenek” adı altında uygulandığını kaydeden İman, bu işkencenin halen devam ettiğini söylüyor. İman, “Müslümanların dininde böyle bir şey yok. Kuranda veya bir hadiste de böyle bir şey geçmiyor. Sadece bir gelenek olarak, sünnet uygulaması ilçelerde ve küçük köylerde yapılıyor” diyor. 
 
‘Erkekler için ‘gelenek’ değişmedi’
 
Kendisinin de çocuk yaşta sünnete maruz kaldığını belirten İman, anne ve babasının bunu nasıl kabul ettiklerini anlamlandıramadığını dile getiriyor. İman annesinin de bu işkenceye karşı olduğunu ancak köylerinde erkekler tarafından bu işkenceye maruz kalmaya zorlandıklarını ifade ediyor. İman devamında şunları söylüyor: "Sünnet uygulaması artık bizim için anlamsız. Bunu araştırdık ve yapılmaması gerektiğini anladık. 17 yıl önce yapılan sünnetlerde birçok çocuğun hayatını kaybetmesi sonucu biz erkeklere karşı koyarak bu uygulamanın yapılmaması gerektiğini söyledik. Erkekler için ‘gelenek’ değişmedi ama sağlık açısından zarar verildiğini söyledik ve kabullendiler fakat hala bu sünnet devam ediyor.” 
 
‘Çocuklar birçok sağlık sorunuyla karşılaşıyor’ 
 
Hükümetin 2008 yılında çıkarttığı yasadan kaynaklı bir nebze de olsa söz konusu işkencenin durduğunu belirten İman, uygulanması durumunda ortaya çıkacak zararlara işaret ediyor. Çocuklarda psikolojik ve fiziksel olarak birçok sorun yaşandığını aktaran İman, bunlardan en önemlisinin de aşırı kanama ve sonucunda ölüm olduğuna dikkat çekiyor. İman, ileriki yaşlarda, regl döneminde ciddi sağlık sorunlarının yaşandığını vurguluyor.
 
‘Yasaların uygulanması gerekiyor’ 
 
Mısır hükümetinin yasaklama dışında insanları da bu konuda uyardığını ancak hala gizli bir şekilde devam ettirildiğini sözlerine ekleyen İman, uygulamayı yapan doktor ve yaptıran kişilere caydırıcı cezaların verilmesi gerektiğini vurguluyor. Kendisinin de bir kız çocuğu olduğunu belirten İman, “Bana yapılan bu caniliğin kızıma yapılmasına asla izin vermem. Yasaların uygulanması gerekiyor” diyor. 
 
BİTTİ.