Zulme karşı diz çökmeyenlerin direnişi: Cizre (1)

  • 09:08 9 Aralık 2019
  • Dosya
2015 ve sonrasında Cizre'de ne oldu?
 
ŞIRNAK -  “Vahşet bodrumları” olarak adlandırılan ancak Cizre halkının “Direniş bodrumları” olarak tanımladığı 14 Aralık 2015 Cizre direnişi 4’üncü yılını geride bıraktı.
 
Takvimler aralık ayına girdiğinde, tarih Cizre'yi gösterir: 14 Aralık 2015. Cizre vahşet bodrumları ve vahşete karşı "Diz çökmedik" sözleriyle amansızca direnenlerin silueti… Şırnak'ın Cizre ilçesinde 14 Aralık 2015’te başlayıp 2 Mart 2016’ya kadar devam eden yasak boyunca yaşanan çatışmalarda aralarında Sivil Savunma Birlikleri (YPS) üyelerinin de bulunduğu 300’e yakın kişi hayatını kaybetti, yüzlercesi de yaralandı. Operasyon sırasında kullanılan ağır silahlardan kaynaklı Yafes, Sur, Cudi ve Nur mahallelerinde yer alan 3 bine yakın ev kullanılamaz hale getirildi. Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği ilçede yaşananlara dair “Kıyamet benzeri bir tablo” tanımlamasında bulundu.
 
İlk adımlar…
 
13 Ağustos 2015’te Cizre halkı, "kendi kaderini tayin etme" hakkını kullanarak özyönetim ilanında bulundu. Cizre halkının özyönetim ilanına karşılık hükümet Kürt siyasetçilere dönük operasyonlar kapsamında gözaltı ve tutuklamalara başladı. Operasyonlara karşılık Cizre'nin Sur, Yafes, Nur ve Cudi mahallelerinde YPS üyeleri güvenliklerini almak ve operasyonlara geçit vermemek için hendek ve barikatlar kurdu. Hendek ve barikatların ardından 4 Eylül 2015'te Şırnak Valiliği tarafından yapılan açıklamada, "Hendek ve barikatların kaldırılması ve güvenlik ortamının sağlanması" amacıyla "sokağa çıkma yasağı" ilan edildi.
 
Yasağın ilk gününden itibaren Cizre halkı direnişe geçerek mahallesini ve kendisini korumaya başladı. Halkın direnişi karşısında asker ve polisler tarafından mahalleleri gören yüksek binalara yerleştirilen keskin nişancılar canlı gördüğü her şeyi hedef aldı. Cizreli kadınlar ise direniş içerisinde abluka altındaki mahallelerinde ortak yaşama öncülük ederek, hem mahallelerini savundu hem de geceleri tandırlarda ekmek yapmaya başladı. Atılan her bombayı, kurşunu Cizreli kadınlar zılgıtlarıyla, alkışlarıyla geri püskürttü. Cizre'de 9 gün süren ablukada 22 sivil yaşamını yitirdi. Yaşamını yitirenlerden 5’i çocuk 3'ü kadındı.
 
İHD avukatları tarafından 4 -12 Eylül tarihleri arasında tespit edilen yaşamını yitiren yurttaşların isimleri şu şekilde: 
 
Muhammed Tahir Yaramış (35 Günlük), Cemile Çağırga (10), Selman Ağar (10), Bünyamin İrci (14), Mehmet Sait Nayici (16), Özgür Taşkın (18), Meryem Süne (53), Eşref Edin (56), Mehmet Emin Levent (29), Zeynep Taşkın (19), Osman Çağlı (18), Sait Çağdavul (21), Şahin Açık (74), Mehmet Erdoğan (75), Maşallah Edin (35)
 
Yaşamını yitiren ve ancak hastane kayıtlarında ulaşılmayan yurttaşların isimleri de şöyle:
 
Hacı Ata Borçin (75), Gadban Bülbül (78), Mehmet Dökmen (71), Bahattin Sevinik (50), Suphi Sarak (50), İbrahim Çiçek (79), Mülkiye Geçgel (48)
 
Bu yasakların sonunda tarih 14 Aralık 2015’i gösterdiğinde halk direnişi de saldırılar da bambaşka bir boyuta ulaştı.
 
Yasağın ayak sesleri
 
14 Aralık Cizre saldırılarının ağır şekilde gelişeceğinin ayak sesleri, ilçedeki öğretmenlere gönderilen mesajlarla duyuruldu. Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından gönderilen bir mesajla Cizre ve Silopi’de görev yapan yaklaşık üç bin öğretmen, Şırnak’ın ilçelerini terk etti. Cizre’de öğretmenlere “Tüm öğretmen ve idarecilerimiz bakanlığımız tarafından 14.12.2015 tarihinden itibaren hizmet içi eğitim seminerine alınmıştır. Öğretmenlerimiz seminerlerini memleketlerinde alabilirler” mesajı gönderildi. Aileleri başka şehirlerde yaşayan öğretmenlerin çoğu, aldıkları mesajla birlikte görev yaptıkları Silopi ve Cizre’yi bu şekilde terk etti.
 
Katliam meşrulaştırıldı
 
Yasağın başlamasıyla birlikte ağır silahlarla saldırılarını gerçekleştiren asker ve polislere karşı halk da her alanda özsavunmasını gerçekleştirerek karşılık verdi. 41'inci gününe girdiğinde Cizre’de bir eve top mermisi isabet etmesiyle evin duvarları yıkıldı. Bodrum katta bulunan 28 kişiden 3'ünün 24 Ocak günü hayatını kaybettiği öğrenildi. Dönemin HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, yaralıların ambulans beklerken 27 Ocak günü yaşamını yitirenlerin sayısının 5'e çıktığını kaydetti. 30 Ocak günü Sultan Irmak'ın da yaşamını kaybetmesiyle bodrumda hayatını kaybedenlerin sayısı 7'ye yükseldi.
 
TRT Haber, Cizre’de bir bodrum katına düzenlenen operasyonda “60 PKK mensubu öldürüldü” iddiasını duyurdu. TRT tarafından duyurulan iddiadan sonra ilgili habere ilişkin herhangi bir açıklama yapılmazken, internet portalında yer alan haber, site üzerinden kaldırıldı. Bunun üzerine Faysal Sarıyıldız, ikinci bir binanın bodrum katından bahsederken, "Binaların ikincisinde çoğu yaralı 62 insan olduğu bilgisi mevcuttu bizde. Onlarcasının katledildiği kesin. Zaten daha önce 9 kişi yakılarak katledilmişti. Bir çocuk kapıda infaz edilmişti. Katledilenlerin cenazeleri de bu binada bulunuyordu. Şimdi de petrolün arkasındaki evde 30'a yakın kişinin yanmış halde bulunduğu ve bedenlerinde kurşun izi olmadığı bilgisi bize ulaştı" ifadelerini kullandı.
 
‘Biz Hitler gibi kimseyi gaz odalarında yakmadık!’
 
Binlerce insanın göç etmek zorunda kaldığı yasak sırasında Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanları Mehmet Tunç ve Asiye Yüksel ile birlikte aralarında yine siyasetçi, gazeteci ve öğrencilerin de bulunduğu onlarca insan, mahsur kaldıkları evlerin bodrum katında ambulans beklerken yakılarak katledildi. Bugün ise İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Cizre bodrumlarını unutup Nazi Almanyası'na atıfta bulunarak, “Ama biz kimseyi gaz odalarında yakmadık” ifadesini kullandı. Yasaktan geriye ise asırlar geçse de hatırlanacak Mehmet Tunç’un “Biz diz çökmedik. Kalan insanların bizimle gurur duyması lazım” sözleri kaldı. Cizre'nin direniş geleneğine Asiye Yüksel ve Mehmet Tunç da eklendi.
 
Cenazeler üzerine TOKİ’ler inşa edildi
 
Yasağın kaldırılması ile birlikte çok sayıda insanın bodrumlarda yaşamını yitirdiği binalar yıkılıp, yerlerine Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından yeni konutlar yapılmaya başlandı. İlçe halkı etrafı bariyerlerle çevrilip, kimsenin yaklaştırılmadığı inşaat alanında halen cenazelerin bulunduğu düşüncesinde. Bu yüzden bu alandaki evleri yıkılan aileler, yapımı süren konutlarda yaşamayı reddediyor. Çocuklarının cenazelerine ulaşmayı umut eden aileler, “Tek umudumuz çocuklarımızın cenazelerinin bulunması ve bir mezarlıklarının olması” diyor.
 
Dosyalar bir bir kapatılıyor
 
Yasak sırasında hayatını kaybeden sivillere ilişkin açılan soruşturma dosyaları da bir bir kapatılıyor. Bugüne kadar 70'i aşkın dosya hakkında "takipsizlik", diğer birçoğu için ise "daimi arama kararı" verildi. "Örgüt üyesi" iddiasıyla verilen kararların birçoğunda ise, ölümler "hukuka uygun" kabul edildi.   
 
Bitmeyen yasaklar
 
Bu durumun yanı sıra yasak sonrası inşa edilen karakol ve kalekollar, örülen duvarlarla ablukanın sürdürülüp, halkın nefes alamaz hale getirildiği ilçede özellikle gençler ve çocuklar asimilasyon kıskacına alındı. Bir diğer yandan da Şırnak Valiliği’nin yasak üstüne yasak ilanları bitmiyor. Her mahalle ve sokak köşelerinde birkaç adımda bir zırhlı araçlar ve polisler bekletiliyor. Her sokağa mobese kameraları yerleştirilmesi de dikkat çekiyor. Cizre’de halk adeta açık cezaevine hapsedilmiş durumda.
 
Yasak sonrası uyuşturucu arttı
 
Kentte uygulanan "sıkı güvenlik önlemlerine" takılmayan uyuşturucu satışı ve kullanımı da yasaktan sonra kaygı verici boyutlara ulaştı. Özellikle yasaktan sonra mevcut okulların birçoğu karakola dönüştürüldü. İlçe merkezi dışında eğitim gören liseli gençler arasında her geçen gün artış gösteren uyuşturucu bağımlılığına karşı önlem alınmaması dikkat çekiyor. Mobese kameraları ile neredeyse her sokağı gözlenen ilçede, uyuşturucu kullanım yaşının 14’e düştüğü belirtiliyor. Uyuşturucu satışı ve kullanımının özellikle yasak sırasında çatışmalara sahne olan Sur, Cudi, Yafes ve Nur mahallelerinde görülmesini de halk, "Bilinçli bir politikanın ürünü" olarak yorumluyor.
 
Aradan geçen 4 yıla rağmen yasakların arttırıldığı ilçede halkın direnişi ve dik duruşu ise hala devam ediyor. Belediyelerine atanan kayyıma Cizre halkı tepkisini de Mehmet Tunç’un sözleriyle dile getirerek, tüm engel, katliam ve asimilasyon politikalarına karşı duracaklarının altını çizdi. 
 
Yarın: 'Takipsizliğe bırakılan her dosya faili meçhule bırakılmıştır'