Ferman, göç, direniş, örgütlülük… (1)

  • 10:40 31 Temmuz 2019
  • Dosya
Êzidîleri saldırı merkezi haline getiren nedenler neydi?
 
HABER MERKEZİ - 3 Ağustos 2014 günü Êzidîler için tarih bir kez daha tekerrür etti ve 73’üncü fermanı yaşadı. Peki Êzidîleri bu denli saldırı merkezi haline getiren nedenler neydi?
 
Dünyada birçok insan belki de Êzidîlerin adını ilk defa 3 Ağustos 2014’te DAİŞ’in Şengal’e dönük saldırılarından duyuyordu. Şengal’de Êzidîler DAİŞ çeteleri tarafından katliamdan geçirildi, kadın ve çocuklar kaçırıldı, tecavüze uğradı, işkencelere maruz kaldı ve hayata tutunmak için yollara düşüldü. 3 Ağustos’ta tarih bir kez daha Êzidîler için tekerrür ediyor, bir fermanla daha yüz yüze kalıyorlardı. Bu onlar için 73’üncü ferman oluyordu. Bir kez daha Şengal Dağ’ı Êzidîler için sığınacak bir liman olmayı başarıyordu. Peki kim bu Êzîdiler? Neden 73 defa fermandan geçirildiler? Bugünlere nasıl geldiler?
 
Bu dosyamızda sizlere Êzidîleri tanıtmaya çalışacak, 73 fermana nasıl direndiklerini, örgütlendiklerini ve bugüne geldiklerini aktarmaya çalışacağız. 
 
Êzidîlik hiçbir zaman egemenlerin dini olmadı
 
Êzidîliğin ilk defa ne zaman ve kim tarafından ortaya çıktığı henüz tam olarak netleştirilmiş değil. Êzidîlik, kapalı ve sır bir inanç olarak günümüze büyük bir bölümü sözlü, kimi de yazılı kitabeleri ile ulaşmayı başarmış bir inanç biçimidir. Kimi kaynaklar ve kazılardan elde edilen bilgilerden Êzidîliğin İslamiyetin çok öncesine dayandığını biliyoruz. Zerdüştlük, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet gibi dinler ile kimi benzerlikleri de vardır. Zerdüştlük ile birçok benzer yönleri olmasından kaynaklı kimi tarihçiler Êzidîliği Zerdüştlüğün devamı ya da kendisi olarak görmüştür. Fakat Êzidîlik birçok din ile etkileşime girdiğinden kaynaklı bu yanlış bir yorumlamadır. Êzidîliğin en önemli özelliği de azınlık dini olarak varlığını sürdürmesinden kaynaklı egemen bir din olmayışıdır. Evrensel ilkeler olan doğruluk, dürüstlük, adalet, hukuk, mutluluk, sadakat ve sevgi gibi erdemleri de içinde barındıran bir dindir Êzidîlik. Yine doğal toplum özelliklerini de günümüze kadar korumuştur. Fakat doğal toplumdaki kadın yaklaşımını içlerinde barındırmamışlardır. 
 
Aşağılamak için ‘Yezidi’ deniliyor
 
Êzidîlere “Yezidi” denmesinin nedeni Muaviye Bin Yezid ile ilişkilendirme çabasıdır. Hıristiyan ve Müslümanlar tarafından bilinçli olarak Êzidîleri aşağılamak için “Yezidi” denilmiştir. Fakat tarihi kaynaklarda Êzidîler Muaviye Bin Yezid’in soyundan geldiğine dair herhangi bir emare ve belge bulunmamaktadır. Ama Ezidîler, katliamlardan kurtulmak için kimi zaman Muaviye Bin Yezid’in yanında durmuş ve bunun inkarına gitmemiştir. Êzidîlerin kendilerine en yakın gördükleri kişiler de Aleviler’dir ve çoğu kez aynı bölgede birlikte yaşamışlardır. Bu da onların Yezid ile herhangi bir bağlarının olmadığının en büyük kanıtıdır. Yine bilinçli olarak Yezid ile bağları oluşturularak katliamlardan geçmeleri amaçlanmıştır. Yezid ile birlikte anılmaları kimi dönemlerde katliamlardan kurtulmalarını sağlamış, kimi zamanda saldırıların hedefi haline getirmiştir. 
 
Dillerini koruyabilmişlerdir
 
Bazı Arap tarihçiler Êzidîleri, Muaviye Bin Yezid’in soyundan geldiğini ve Arap olduklarını öne sürseler de Êzidîlerin yazılı ve sözlü belgelerinde Kürtçeyi kullandıkları görülüyor. Dolayısıyla bu tez de çürüyor. Êzidîler, ibadetlerinde ve sosyo kültürel yaşamlarında da Kürtçeyi kullanırlar. En saf Kürtçeyi de yine Êzidîlerin kullandığı biliniyor. Birçok halk ile iç içe yaşayan ve etkileşime giren Êzidîler, buna rağmen dillerini koruyabilmişlerdir. 
 
Êzidîler, Melekê Tavus’a büyük saygı gösterirler
 
Yine tarih boyunca Êzidîlerin fermanlar ile karşı karşıya kalmasının en büyük sebebi de “şeytana” taptıklarına olan inançtır. Fakat bu da büyük bir yanılsamadır. Ezidîler için güneşin ilk ışınlarının değdiği yer kutsaldır. Bu yüzden ibadetlerini güneşe dönerek yaparlar. Bu inanışları da çoğu kez çarpıtılmıştır. Êzidîlerde üç temel kutsallık vardır. Bunlar; Şêx Adî, Laleş ve Melekê Tavus’tur. Êzidîler, Şêx Adî’nin Allah tarafından onlara gönderildiğine inanıyor ve ona peygamberlik vasfı yüklüyorlar. Bunun en büyük nedeni de tek tanrılı dinlerin ortaya çıkmasıyla diğer dinler ile girdikleri etkileşimdir. Êzidîler, Laleş’i de kutsal mekanları olarak kabul ederler. Güneş ışınlarının ilk değdiği yerlerden biridir Laleş. Fermanlarda bu kutsal mekan defalarca hedef alınmış, yıkılmış ama Êzidîler her seferinde tekrar burayı inşa etmeyi de başarmışlardır. Êzidîliğin temelini Melekê Tavus miti oluşturur ve onun Allah’ın en büyük yardımcısı, en değer verdiği, en sevdiği melek olduğuna ve Allah’ın sınavından geçtiğine inanılır. Melekê Tavus’a değil Allah’a taparlar. Êzidîler, Melekê Tavus’a büyük saygı gösterirler. 
 
Hiçbir savaşı başlatan taraf Êzidîler olmadı
 
Fakat İslamiyette, Melekê Tavus’un Allah’a karşı çıktığına ve “şeytan”  ile özdeşleştiğine inanılır. Bu bilinçli olarak Êzidîlere karşı yapılmıştır. Bu yüzden Êzidîler tarih boyunca fermanlardan geçirilmiştir. Özellikle Êzidîlerin katli “helal” kılınmış ve Êzidî katledenlerin “cennete” gideceği öne sürülerek fermanlar meşrulaştırılmıştır. Bu katliamların çoğu Müslümanlar tarafından yapılmıştır. Kadın ve çocukları katledenler “şeytan”a karşı savaştığı benimsetilmiştir. Osmanlı döneminde çıkarılan fetvalar ile Êzidîlerin katledilmesi “caiz” görülmüştür.  Bu dönemde Êzidîlerin köyleri yakılmış, kadın ve çocuklar kaçırılmış ve katledilmiştir. Birçoğu zorla Müslümanlaştırılmış ve askere götürülmüştür. Êzidîler, askerlikte asimilasyona maruz kaldıkları ve her an katledilme ile karşı karşıya durduklarından kaynaklı gitme taraftarı olmamışlardır. 
 
Doğaya saygıları ile bilinen Êzidîler savaşlara karşıdırlar. Tarihe baktığımızda da hiçbir savaşı başlatan taraf Êzidîler olmamıştır. Bu da en büyük farklarından birini ortaya koymaktadır. 
 
Gizli de olsa dinlerini yaşadılar
 
Êzidîler tarih boyunca katliamlar ile karşılaştıklarından kaynaklı sürekli topraklarından göç etmek zorunda kalmışlardır. Bu yüzden yıllar boyu birbirlerinden habersiz farklı coğrafyalarda yaşamışlardır. Dini merkezleri olan Laleş’ten de uzak kalmışlardır. Bazen dini vecibelerini yerine getirememiş fakat bulundukları yerlerde gizli de olsa dinlerini yaşamışlardır. Çoğu Êzidî, katliamlardan kaynaklı gittiği yerlerde asıl kimliğini saklamak durumunda kalmıştır. Êzidîler dinlerine olan bağlılıklarından hiçbir zaman taviz vermemiştir. Katliamlardan kurtulmak için çeşitli yollar deneseler de her seferinde soykırım saldırıları ile yüzleşmişlerdir. 
 
Okulu yasaklayıp kendilerini korumaya aldılar
 
Êzidîlerde çocukların okula gönderilmemesi durumu 1950’li yıllara kadar sürmüştür. Okullarda çocuklarının asimilasyon ile yüz yüze kalacağını bilen Êzidîler, bu yüzden kendilerini korumaya almıştır. Yazılı belgelerinin çok az sayıda oluşunun nedeni de bunla bağlantılıdır. Êzidîler göç ettikleri yerlerde toplu olarak kalmayı ve birbirlerinden uzaklaşmamayı tercih etmişlerdir. Yine inanışa göre Êzidîlik doğuştan gelmektedir. Êzidîler bu yüzden farklı dinden olanlar ile evlenmeyi hoş karşılamaz ve bunu dinden atılma gerekçesi olarak görürler. Êzidîler bunu da kendi toplumlarını koruma amaçlı yapmışlardır. 
 
Şengal dağı korunma alanları
 
Êzidî nüfus, Türkiye’de Diyarbakır, Batman, Mardin, Urfa ve Siirt’te, Irak’ta; Şengal, Duhok, Şêxan, Zaxo ve Musul’da, İran’da Tebriz, ve Kirmanşah bölgeleri, Suriye’de Halep, Qamişlo, Hesekê ve çevresinde yoğunca yaşamaktadırlar.  1970’lerden sonra Êzidî toplumu özellikle de Türkiye’de yaşayanı Avrupa kentlerine göç etmişlerdir. Günümüzde en fazla Êzidî Almanya’da yaşamaktadır. Avrupa kentlerine göç eden Êzidîler bir arada durmayı tercih etmişlerdir. Buraya göç etmelerinin nedeni ise dinlerini yaşayabilme amaçlı olmuştur. Yoğun baskılar sonucunda bu yola başvurmuşlardır. Şengal, Êzidîlerin en yoğun yaşadığı yerlerin başında gelmektedir. Bu yüzdendir ki katliamlar ile yüz yüze kalan Êzidîler her seferinde yönlerini Şengal dağına vermektedirler. Burada kendilerini korumaya alıp daha sonra tekrar bölgelere dağılmaktadırlar. Günümüzde en fazla Êzidî’nin Ermenistan’da yaşadığı tahmin edilmektedir. 
 
Êzidîlik’te bir kadın mir: Mayan Xan
 
Êzidîlikte diğer dinlerde olduğu gibi kadın arka plana alınmıştır. Seçilen mirlerin neredeyse tamamı erkektir. Êzidî tarihi boyunca ön plana çıkan önemli kadın kimliklerinden biri Mayan Xan’dır. Êzidîlerin önemli mirlerinden biri olan Ali Beg’in eşidir. 1912’de eşinin ölümünden sona Êzidî toplumunu bir arada tutmayı başaran bir isimdir Mayan Xan. Aynı zamanda çok sayıda Êzidî aşiretinin de liderliğini yapmıştır. Uzun yıllar fiili olarak mirlik yapmış, adaletli ve cesur duruşu ile tanınmıştır.  Halen de Êzidî toplumu üzerinde büyük etkileri olan Mayan Xan, Êzidîlerin yeniden toparlanıp örgütlenmesinde büyük rol oynamıştır. 
 
Tüm dünya 3 Ağustos fermanını sadece izledi
 
Dini inançlarından dolayı hedef görülen Êzidîler son fermanı 3 Ağustos 2014’te yaşadı.  Egemenlerin güç hırsı ile ortaya çıkardıkları DAİŞ çeteleri Êzidî’lere bir tekerrürü yaşattı. “Cihat” yaptıklarını öne süre DAİŞ çeteleri, tıpkı daha önceki fermanlar gibi Êzîdilerin katledilmesini “cennete giriş” bileti olarak gördü. O günlerde yaşananlar belleklere kazındı ve ilk günkü tazeliğini de koruyor. Fermandan kurtulmak isteyen halk yollara düştü. Günlerce yolda aç susuz kalan Êzidîler, Şengal dağına sığındı. Şengal dağı nankörlük etmedi bu sefer de Êzîdî halkına kucak açtı ve onları kolladı. Tüm dünya Êzidî kadınların, çocukların, gençlerin, yaşlıların DAİŞ gibi insanlık düşmanı bir çete tarafından vahşice katledilmesine izleyici oldu. Federe Kürdistan Bölgesi peşmergeleri ise halkı yalnız ve DAİŞ çetelerinin insafına bıraktı. Bu süreçte kadınlar kaçırıldı, tecavüze uğradı, katledildi ve köle pazarlarında satıldı, kimi kadın teslim olmamak için uçurumdan atladı, köy ve kasabalar ise yerle bir edildi. 
 
Êzidîler DAİŞ’e karşı öz güçleri ile kazandı
 
Êzidîlerde derin yaralar bırakan bu saldırı sonrası öz savunma gücünü oluşturan Êzidî halkı, DAİŞ çetelerine karşı amansız bir mücadele ortaya koydu. Silahlı savunma alanında önce  Yekîneyên Berxwedana Şingal-Şengal Direniş Birlikleri (YBŞ), özgün kadınlar birlikleri olarak da Yekiniyên Jinên Şengal’i- Şengal Kadın Birlikleri (YJŞ) kuruldu. DAİŞ’e karşı yürütülen savaşta Êzidîler büyük bir başarı elde etti. 
 
Bu yıl Êzidîler için farklı bir 3 Ağustos olacak. Êzidî kadınların intikamı alınarak DAİŞ fiiliyatta bitirildi. Elde edilen bu başarı başta kadınlara ve tüm Êzidî toplumuna armağan edildi.  
 
Yarın: Şengal’e dönük saldırıların ilk nasıl gerçekleştiğini ferman tanıklarından Ayşe Mirad anlatıyor.