Kobanê Katliamı’nın tanıkları yaşananları anlatıyor (1)

  • 10:54 23 Haziran 2019
  • Dosya
Aradan geçen 5 yılda acılar ilk günkü gibi taze
 
Dilûcan Bozî-Binevş Sarya
 
KOBANÊ - DAİŞ çetelerinin 25 Haziran 2015 Kobanê’de yaptığı katliamın yaraları halen ilk günkü tazeliğini koruyor. Katliamda 3’ü hamile 64 kadın, 35 çocuk toplamda 252 kişi yaşamını yitirdi.  
 
DAİŞ çetelerinin 2014 yılında Kobanê Kantonu’na yönelik saldırıları 26 Ocak 2015 yılında halkın ve YPG ile YPJ’lilerin direnişi ile kırıldı. Evleri yerle bir edilen Kobanêliler, topraklarını terk etmedi ve yeniden inşa için kollarını sıvadı. Kentte yaşam olağan akışına döndü, halk evlerini onarmaya başladı ve açılan derin yaraları sarmak için birbirine destek verdi. Yeniden inşanın devam ettiği o günlerde DAİŞ çeteleri tekrar yönünü Kobanê’ye çevirerek bir katliam gerçekleştirdi. YPG ve YPJ’lilerin Grê Spi’yi kurtardığı ve DAİŞ’in başkent ilan ettiği Rakka’ya ilerlediği günlerde gerçekleşen bu katliamda, DAİŞ çeteleri Kobanê’ye YPG’lilerin kıyafetlerini giyerek suikast  düzenledi.
 
64 kadın 35 çocuk katledildi
 
DAİŞ çeteleri 25 Haziran 2015’te sabah saat 05.00 sularında kente iki ayrı koldan sızdı. Birinci kol Kobanê’ye Cerablus tarafından Berxibatanê köyüne girdi. İkinci kol ise Kobanê’nin kuzeyinden yani Türkiye tarafından Kaniya Kurdan’a girdi. Çeteler burada halka saldırarak çok büyük katliamlar gerçekleştirdi. Saldırılar sonucunda 3’ü hamile 64 kadın, 35 çocuk toplamda 252 kişi yaşamını yitirdi. Yaşamını yitiren 252 kişiden 28’i Berxibatanê köyü sakinleri idi. Bu yüzden Kobanê Belediyesi, Berxibatanê köyünün adını Berxwedan olarak değiştirdi. 
 
Yaralar ilk günkü gibi taze
 
Katliamın üzerinden geçen 5 yılda yaralar halen ilk günkü gibi taze. Tıpkı Zibêde Mustefa’da olduğu gibi. Zibêde, 6 kişilik ailesinden 3 kişiyi katliamda kaybetti. Zibêde, katliamda oğlunu Sirê’de, 19 yaşındaki kızı Narîn ve eşi Celal Mişo’yu kaybetti.  
 
‘Kızım Kur’an okuduğu sırada DAİŞ kurşun yağdırdı’
 
Katliam günü yaşananları Zibêde’den dinliyoruz. Katliamın Ramazan ayında yaşandığının altını çizen Zibêde, o gün yaşadıklarını şöyle aktarıyor: “Sahurdan sonra sabaha karşı namazımızı kılıyorduk. Birden patlama sesleri duyulmaya başladı. Hepimiz ne olduğunu anlamak için kayınbabamın evinin önüne gittik. Ama birden eve gitmem gerektiği hissiyatına kapıldım. Acele ile eve ilerledim. Eve vardığımda kızım Narîn dışarda elinde Kur’an ile duruyordu. Ama bir gariplik vardı. Yanına vardığımda kızımın başından kanlar akıyordu. Bağırdım ve yardım istedim. Eşim ve köylüleri çağırdım. Sesimi duyan herkes evimize geldi. Büyük bir hız ile kızımı hastaneye kaldırdık. Hastaneye vardığımızda DAİŞ çeteleri arabanın içinde üzerimize kurşunlar yağdırdı. Eşim yaşamını yitirdi, bende 5 farklı yerden vücuduma kurşun aldım. Bu sırada çetelerin seslerini duyuyordum. Ama Arapça konuştukları için ne dediklerini anlayamadım. Sadece Allah u Ekber dediklerini anladım.” 
   
‘Cenazeler ile birlikte saatlerce arabada kaldım’
 
Gece yarısına kadar aile fertlerinden katledilenlerin cenazeleri ile beraber arabada kaldığını söyleyen Zibêde, yaşadıklarını şu sözler ile anlatmaya devam ediyor: “Yaralı olduğum için kıpırdayamıyordum. Gece saat 00.00’a kadar cenazeler ile beraber kaldım ve can çekiştim. Daha sonra kendimi arabadan attım ve taralı halde Wefa Parkı’na doğru ilerledim. Daha sonra sokaklara yönümü verdim. Arkadaşlara nasıl yetişirim ve yaralarımı nasıl iyileştiririm diye düşünüyordum. Ertesi gün sabaha doğru sokakları geçmeye çalışırken, sokak başında bir grup çete gördüm. Beni görmemeleri için bir yere sığındım. Bu esnada diğer aile üyelerim ile irtibat halindeydim. Bana yaralarımdaki kanamayı nasıl durdururum üzerinden talimatlar veriyorlardı. Daha sonra Mürşitpınar kapısına doğru ilerledim. Orada beni bekleyen arkadaşlar vardı. Buraya vardığımda ambulans ile Suruç hastanesine kaldırıldım. Daha sonra Diyarbakır’a beni götürdüler. Burada ameliyat oldum. Tedavim bittikten sonra Kobanê’ye geri geldim.”      
 
‘Acı ilk günkü gibi’
 
Kobanê’ye döndüğünde kızı ve eşinin yaşamını yitirdiğini öğrendiğini ifade eden Zibêde, şuan 9 yaşındaki çocuğu ile beraber yaşadığını kaydediyor. Zibêde, aile dostlarının yardımları ile şuan yaşamını idame ettiğini söylüyor. Aradan geçen 5 yılda Kobanê katliamının tazeliğini koruduğunu dile getiren Zibêde, tek tesellilerinin DAİŞ’in fiili varlığına son verilmiş olması olduğunu sözlerine ekliyor.
 
‘Yaşam benim için anlamsızlaşmıştı’
 
Katliamda annelerini kaybeden çocuklar da yüreklerinde büyük bir acı ile yaşamlarına devam ediyor. Annesi Fatma Nebî’yi kaybeden çocuklardan Lîlav Mişo, gözleri dolarak yaşadıklarını anlatıyor. Lîlav o gün yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Sabaha doğru silah sesleri ile uyandık. Bizler halk kutlama yapıyor sandık. Komşularımız annemi çağırdı. Annem komşumuzun kızı yaralanmıştı ve onlarla hastaneye gitti. Daha sonra bizlere bir telefon geldi ve annemin öldüğünü öğrendik. O gün o haberi aldığımızda dünya başımıza yıkılmış gibi olduk. O gün yaşam benim için anlamsızlaştı.”   
 
‘Annem gitti beni arkasında bıraktı’
 
Fatma’nın en küçük kızı Tilînaz. Annesi yaşamını yitirdiğinde Tilînaz henüz 9 yaşında. Tilînaz, duygularını şu sözler ile dile getiriyor: “Annemden sonra hep bir yokluk ve kimsesizlik hissettim. Evin en küçüğü bendim. Annemin öldüğüne hiçbir zaman inanmadım. Annem ile yaşadığımız en güzel günler hep rüyalarıma geliyor. Annem beni çok seviyordu. Nereye giderse beni de yanında götürüyordu. Ama annem gitti ve bizi kimsesiz bıraktı. Annem benim okumamı ve bir meslek sahibi olmamı istiyordu. Bende annemin bu isteğini yerine getirmeye söz verdim. Daha önce ben okuldan gelirken annem günümün nasıl geçtiğini derslerimi sorardı. Ama şimdi benim derslerimi günümü anlatacağım bir annem yok. Annem çok iyi bir kadındı. Her kes ondan çok iyi olarak bahseder.” 
 
Yarın: Katliamda yakınlarını kaybeden kadınlar yaşadıklarını anlatıyor.