Rahatsız ettikleri erkek egemen sistemin hedef aldığı kadınlar (2)

  • 09:03 2 Mart 2019
  • Dosya
Diktatörlüğü yıkan mücadelenin adı: Mirabal Kardeşler
 
Dilan Babat 
 
ANKARA - Mücadeleleriyle diktatörlüğe ve ataerkil sisteme meydan okuyan Mirabal Kardeşler, “tehlike” olarak görüldükleri sistemin çarklarını kökünden sarsarken, kadın mücadelesi için de bir milat oldu. Üç kız kardeşin fısıldadığı mücadele sihri ise dünyayı etkisi altına aldı.
 
Mirabal Kardeşler; Patria, Minerva ve Maria Teresa... Onların adını bugüne taşıyan diktatörlüğe karşı verdikleri yaşam mücadelesi oldu. Üç kız kardeş 1930’dan 1961’e kadar Dominik Cumhuriyeti’ni yöneten Rafael Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele verdi. 1960 yılında diktatörlük karşıtı mücadeleleri ülke çapına yayıldı.
 
Diktatör Trujillo’nun “Ülkede iki tehlike var: Kilise ve Mirabal Kardeşler” şeklinde yaptığı açıklamadan kısa süre sonra 25 Kasım 1960’da diktatörlüğün askerleri tarafından tecavüz edilerek vahşice katledildiler. Cenazeleri Dominik Cumhuriyeti’nin kuzey bölgesinde bir uçurumun dibinde bulundu. Katledilmeleri diktatörlük tarafından kamuoyuna “trafik kazası” diye duyuruldu. Ancak gerçek; diktatörlük karşıtı Clandestina Hareketi’nin kurucuları ve kadroları olan bu kadınların “tehlike olarak görülmesi” ve tecavüz edilip katledilmeleriydi. Kurdukları Clandestine Hareketi öldürülmelerinden bir yıl sonra diktatörlüğün yıkılmasında önemli rol oynadı. Kelebek etkisi bugün hala etkisini sürdürüyor.  Erkek egemen düzenin çarklarını kökünden sarsan bu üç kız kardeş, mücadelenin ve direnişin sihrini fısıldıyor.  
 
Mirabal Kardeşler kimdir? 
 
Patria Mirabal, 27 Şubat 1924’te, Minevra 12 Mart 1926’da, Maria Mirabel de 15 Ekim 1935 yılında Salcedo şehrine bağlı Ojeedengua köyünde dünyaya gelir. 
Varlıklı bir ailede doğan Mirabal Kardeşler, bir dönem Katolik yatılı okulda okur.  İyi bir eğitim alan Mirabal Kardeşler, genç yaşta politikleşir. Kardeşlerden aktif olarak siyasi çalışmalarda yer alan ilk kişi Minevra olur. Minevra’dan sonra Patria ve Maria siyasette aktif olmaya başlar. 
 
Rejime ilk başkaldırış
 
1930 yılında askeri darbeyle iktidarı ele geçiren Rafael Trujillo, Dominik halkını 31 yıl boyunca baskı ve zulüm altında yaşamak zorunda bırakır.  Rafael’in iktidarı süresince yürüttüğü siyaset 50 bin kişinin yaşamını yitirmesine neden olur. İnsanların ölümünden kendini sorumlu olarak görmeyen Rafael, şehirlerin ve dağların isimlerini kendi adıyla değiştirir. Amerika kıtası tarihinin en kanlı diktatörlerinden biri olarak tarihe geçen Rafael, hukuk fakültesinde öğrenim gören Minevra ile ailelerin katıldığı bir partide tanışır.  
 
Tanıştıktan sonra sistematik tacizde bulunan ve “hayır” cevabını alan Rafeal, siyasi olarak karşısında duran Minevra’ya karşı bir savaşa girer. Minevra’nın kedisini kabul etmemesinden kaynaklı Rafael,  önce Mirabal Kardeşlerin babasını tutuklatır ardından da annelerini kaçırır. Bir süre Rafael’in elinde kalan kardeşlerin anne ve babası daha sonra serbest bırakılır.  Bununla da yetinmeyen Rafael, hukuk eğitimi alan Minevra’yı derslerden men eder. Böylece Minevra, bir süre eğitimden zorunlu olarak uzak kalır.  Bir süre eğitiminden uzak olan Minevra yeniden okula dönmeyi başarır.  
 
Dominik Cumhuriyeti’nde Kelebek etkisi yayılmaya başlar
 
Rafael’in çalkantılı ve baskılı sürecinin devam etmesinden kaynaklı Mirabal Kardeşler, ilk kez 14 Haziran’da yer altı hareketi olan Devrim Hareketi’ne katılır. Burada uzun bir süre çalışmalarını yürüten Mirabal Kardeşler daha sonra Clandestina adını verdikleri bir hareket oluşturur. Bir süre sonra birçok kişi Mirabal Kardeşler’in kurduğu hareketin etrafından toplanmaya başlar. Diktatörlüğe karşı özgürlüğü savunduklarını, amaçlarını ve çalışmalarını halka dağıtıkları bildirilerle anlatırlar. 
 
Haklı olan her şey için savaşmaya devam edeceğiz
 
Kardeşlerden birinin kod adının “Kelebek” olmasından esinlenerek Dominik’te “Kelebekler” adıyla anılmaya başlarlar. Mirabal Kardeşler, diktatörlüğe karşı yürüttükleri mücadelenin yanı sıra kadın kimliği ve var oluş mücadelesi de vermeye başlar. Yürüttükleri mücadeleden kaynaklı devletin baskılarına sürekli maruz kalan kardeşler, sürekli taciz ve şiddet ile karşı karşıya kalır. Muhalif seslere tahammül edemeyen Rafael, kendisine meydan okuyan kız kardeşlere tahammül etmez.  İşkencelerden direngenlikle çıkan Mirabal Kardeşler, yarım kalan mücadelelerine devam etmeye başlar. Sürekli gözaltına alınıp işkenceye maruz bırakılan Mirabal Kardeşler, mücadeleye bağlılıklarını şu sözlerle anlatır: “ Belki bize en yakın şey ölüm ancak bu korkutmuyor.  Haklı olan her şey için savaşmaya devam edeceğiz.” 
 
Hedef gösterildikten sonra gözaltı 
 
Defalarca gözaltına alınan ve işkenceye maruz bırakılan Mirabal Kardeşler ile baş edemeyen diktatör, kız kardeşlerin tutuklanmasını ister. Kardeşlerin tutuklanması beklenmedik bir etki yaratır ve Katolik Kilisesi dahil toplum pek çok kesiminden tepkiler yükselir. Başarıya ulaşan tepkiler sonucu kız kardeşler serbest bırakılır. 
 
Toplumun baskısından kaynaklı kardeşleri serbest bırakan diktatör Rafael,  kardeşlere ait ev ve arsalara el koyar. Rafael, Mirabal Kardeşler için “Bu ülkede iki tehdit var, kilise ve Mirabal Kardeşler” der. Bu açıklamayla açıkça hedef gösterilen kız kardeşler, birkaç gün sonra gözaltına alınır.  Sadece kardeşleri hedef almayan Rafael, evlendikleri erkleri hapis cezasına çarptırır.
 
Gözaltına alınan Mirabal Kardeşler, birkaç günün ardından serbest bırakılır. Ancak tüm baskı ve zulümlere baş eğmeyen Mirabal Kardeşler, hapishanedeki eşlerini ziyaretten döndükten sonra iktidar yanlıları tarafından 25 Kasım 1960 tarihinde hedef alınır. Araçları durdurulan kardeşler, tecavüze maruz kaldıktan sonra katledilir ve araçları uçurumdan atılır. Bu suikast kamuoyuna  “kaza” olarak yansıtılır. Suikaste uğrayan Mirabel kardeşlerden, Patria 36, Minevra 34 ve Maria 24 yaşındaydı. 
 
Mirasları nesilden nesile aktarıldı
 
Kız kardeşlerin katledilmesi ardından 25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelenin simgesi haline geldi. Katledilmelerinden 40 yıl sonra 1999 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından “Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü” olarak kabul edildi. Mirabal Kardeşlerden geriye ise mücadele ve inanç dolu şu sözler kaldı: “Çocuklarımıza bu yolsuzluk ve zorbalık dolu rejimde büyümesine izin vermeyeceğiz.  Buna karşı savaşmalıyız ve ben her şeyimi vermeye hazırım, gerekirse hayatımı.”
 
YARIN: Dağlardan Parlamento’ya: Phoolan Devi