Clara'dan Avesta'ya: İsyan kıvılcımından özgürlük ateşine (1) 2018-03-01 09:16:30   161 yıl önceki isyan özgürlük arayışının miladı oldu    HABER MERKEZİ - New York'ta bir fabrikada kadın işçilerin başlattıkları isyan, kadınların özgürlük, eşitlik ve adalet arayışlarının miladı oldu. İsyanı devralan kadınlar, bugün DAİŞ’e, erkek devlet hegemonyasına, iktidara, sömürüye, faşizme, ötekileştirilmeye, katledilmeye, cinsel saldırıya karşı Tanyalaşıyor, Avesta olup ateşi kuşanıyor ve haykırıyor: “Dünyanın tüm kadınları birleşin!”   Dünya kadınlarının erkek egemen sisteme ve sömürüye karşı başkaldırışının direniş tarihi olan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün üzerinden 161 yıl geçti. 1857 yılının 8 Mart'ında Amerika'nın New York kentinde dokuma işçisi olarak çalışan 40 bin kadının düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek üzere bir tekstil fabrikasındaki grevi ile başladı isyan. 40 bin kadın işçinin örgütlediği bu grev, o zamana kadar ki en kitlesel kadın eylemlerinden biriydi aynı zamanda. Eyleme engel olmak isteyen polis kadın işçilere saldırdı, fabrika yönetiminin de desteğiyle binlerce işçiyi fabrikaya kilitledi. Fabrikada çıkan yangın sonucunda içeriye kilitlenen işçilerden 129’u yakılarak katledildi.ABD basını katliama neredeyse hiç yer vermemiş, fabrika yönetimi ve polisin tavrı halktan gizlenmeye çalışıldı. Buna rağmen ertesi gün işçiler için düzenlenen cenaze törenine 10 bini aşkın kişi katıldı.   Kadının özgürlük arayışının miladı    Kadın işçilerin başlattıkları isyan, kadınların özgürlük, eşitlik ve adalet arayışlarının da miladı oldu. Katliamın üzerinden geçen 50 yılın ardından ise, yine New York'ta 1908 yılında tekstil işçisi 15 bin kadın oy hakkı, çalışma saatlerinin azaltılması, çocuk işçi çalıştırılmasının yasaklanması gibi taleplerle ekonomik adaleti temsil eden "Ekmek" ve daha iyi yaşam koşullarını simgeleyen "Güller" sloganıyla yürüdü. Bu yürüyüş de dünyada büyük yankı uyandırdı. Ardından 1909'da Amerikan Sosyalist Partisi Şubat ayının son Pazarı'nın "Kadın Günü" olarak kutlanması kararını aldı. Katliamdan tam 53 yıl sonra, 26-27 Ağustos 1910 tarihinde ise Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da, “İkinci Sosyalist Kadınlar Konferansı” gerçekleşti.   Clara Zetkin önerdi    Kadın ve emek mücadelesinin tartışıldığı II. Sosyalist Enternasyonal'e bağlı olarak gerçekleşen konferansın gündemini ve sonuç bildirgesini, kadın işçilere günde 8 saatlik çalışma süresi talebi, hamile kadın işçilere doğumdan önce 8 haftalık doğum izni talebi, emziren kadınlara süt izni, 12 yaşından küçük çocukların çalıştırılmasının yasaklanması, işsiz kadınlara sosyal güvenlik talepleri oluşturuyordu.Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Dünya Kadınlar Günü olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.   Konferans kararları    Konferansta alınan diğer kararlar ise şöyleydi: "Her ülke proletaryasının, sınıf bilinçli, siyasi ve sendikal örgütlerinin anlaşmasına göre, tüm ülkelerin sosyalist kadınları her yıl bir günü Kadınlar Günü olarak kutlayacak ve öncelikli hedefleri de kadınların oy hakkını kazanmasını desteklemek olmalı. Bu talep, tüm kadın sorununun sosyalist ilkelerle bağlandırılması ile ele alınmalıdır. Kadınlar Günü enternasyonal bir karakterde ve dikkatle örgütlenmelidir."    Clara Zetkin'in önerisinin kabul edilmesinden sonra Dünya Kadınlar Günü, ilk defa kitlesel olarak ve uluslararası çapta, 19 Mart 1911’de Almanya, Avusturya, Danimarka, İsviçre ve ABD'de kitlesel bir biçimde kutlandı. Bu kutlamalar, özellikle kadınlara oy hakkı talebi ile birleşiyordu. Eşit işe eşit ücret, 8 saatlik işgünü, analık hakları ve emperyalist savaşların son bulması gibi talepler kadınların önemli talepleri arasında yer alıyordu   Başarı beklenenin çok üstündeydi   Bir kadın yazar 1911’deki gösterileri anlattığı yazısında şu ifadeleri kullandı: “İlk Uluslararası Kadınlar Günü 1911’de gerçekleştirildi. Başarısı, beklenenin çok üstündeydi. Her yerde toplantılar düzenlendi. Küçük yerleşimlerde, hatta köylerde bile salonlar öyle tıklım tıklımdı ki kadınlar toplantılara katılan erkeklerden kendilerine yer vermelerini istedi. Bugün kesinlikle çalışan kadının ne kadar militan olduğunun ilk göstergesi oldu. Erkekler evde çocuklarıyla kalırken kadınlar toplantılara koştu. Hatta o gün yaklaşık 30 bin kişinin katıldığı sokak gösterilerinde polis pankartları toplamaya karar vermişti, ancak kadınlar polise direndi.” Sonraki yıl Fransa, Hollanda ve İsveç de kadınların mücadele gününü kutlamaya başladı. Eylemlerin gündemi ise her an patlak vermesi beklenen dünya 1.  Dünya Savaşıydı.    Ekmek ve gül...   İşçi hareketinin kitlesel zemin bulduğu ve legal gösteri ve eylem yapma olanakları arttıkça kadın işçiler arasında yürütülen çalışmalar da sonuç vermeye başladı. Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi (RSDİP), 8 Mart 1913'te Uluslararası Kadın Günü'nü ilk defa Petersburg'ta kitlesel olarak kutlama kararı aldı. Bunu izleyen yıl gösteriler Petersburg'u aştı; 8 Mart Moskova, Samara, Saratov ve diğer büyük kentlerde de kitlesel gösterilerle kutlandı. Pek çok ülkede kutlanacak bu gün için ortak amaç ve ilkeler ortaya konmuş olsa da kesin bir tarih belirlenmemişti. Her yıl ilkbahar aylarında farklı tarihlerde kutlanan kadınlar gününün 8 Mart’ta kutlanması kararı ise 1921’de Moskova’da yapılan Üçüncü Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda alındı. Bu kararla 8 Mart 1857’de yaşamını yitiren 129 kadın işçinin ve 8 Mart 1917’de Şubat Devrimi’nin fitilini ateşleyen, grevleri başlatan, “ekmek ve gül” sloganıyla sokaklara dökülen Petrogradlı dokuma işçisi kadınların anısına 8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmaya başlandı.   Rusya'da bir şeylerin sarsılmakta olduğunu ilk işareti   “O karanlık yıllarda toplantı yapmak bile yasaktı. Fakat Petrograd’da partili kadınlar 'Kadın Sorunu’ başlıklı bir etkinlik düzenledi… Bu illegal bir etkinlikti ama salon tıklım tıklım doluydu. Parti üyeleri konuşmalar yaptı. Fakat bu gizli toplantı polis baskını ile yarıda kesildi ve konuşmacıların çoğu tutuklandı. Bu etkinlik Çarlık baskısı altında yaşayan Rusya’daki kadınların Uluslararası Kadınlar Günü’ne katılımı ve desteği açısından önemliydi. Bu Çarlık hapishanelerinin, idam sehpalarının Rusya’daki işçilerin mücadele ruhunu öldüremeyeceğinin, Rusya’da bir şeylerin sarsılmakta olduğunun ilk işaretiydi.”   Kadınlar Franco rejimini protesto etti    Ekim Devrimi’nin ardından Sovyetler Birliği’nde 8 Mart coşkuyla kutlanan bir mücadele gününe dönüşmüştü. Bununla birlikte kadınların sosyal ve siyasi yaşama katılması, kadın-erkek eşitliğinin sağlanması yönünde pek çok düzenlemeye imza atılmıştı. Emekçi Kadınlar Günü’nün tarihinin sabitlenmesi ile Sovyetler Birliği’nde ve daha sonra kurulan tüm sosyalist devletlerde bugün resmi tatil ilan edildi. İzleyen yıllarda kadınlar 8 Mart’larda ülke ve dünya gündemi ile gelişen olumsuzlukları da protestolarına konu etti. 1937’de İspanya’da kadınlar 8 Mart’ta kitlesel gösterilerle faşist Franco rejimini protesto etti. 8 Mart 1943’te ise İtalyalı kadınlar, Mussolini yönetimini hedef alan gösteriler yaptı.   BM 8 Mart'ın tarihsel gerçekliğini görmedi   Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasını kabul etti. Birleşmiş Milletlerin sitesinde günün tarihine ilişkin bölümde, kutlamanın New York'ta ölen işçilerin anısına yapıldığı yazılmamıştır. Ayrıca kadın mücadelesinin sonucunda, hala dünyada birçok ülkede kadınların mücadele ettiği 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün resmi tatil olduğu birçok ülke bulunuyor. Bu ülkelerin isimleri ise şöyle: Arnavutluk, Cezayir, Ermenistan, Azerbaycan, Belarus, Bosna Hersek, Brezilya, Brezilya, Burkina, Fas, Kamerun, Çin, Küba, Gürcistan, İtalya, İsrail, Laos, Kazakistan, Kırgızistan, Makedonya, Moldova, Moğolistan, Karadağ, Polonya, Romanya, Rusya, Sırbistan, Tacikistan, Ukrayna, Özbekistan, Vietnam, Zambiya.   Dünyanın tüm kadınları birleşin!   Türkiye'de ise 8 Mart ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanırken daha sonraki yıllarda ise, kapalı mekanlardan sokaklara taşınarak kitlesel bir şekilde kutlandı. Ancak 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'nden sonra 8 Mart, 4 yıl boyunca hiç kutlanmadı. 1984 yılından itibaren ise her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından direniş ve mücadele günü olarak "Dünya Kadınlar Günü" kutlanıyor. Bugün Ortadoğu başta olmak üzere “yakılmaya” direnen kadınlar dünyanın her yerinde 8 Mart direniş mirasını zafere taşırmak için mücadele ediyor. Ana tanrıçanın topraklarında kent kent, mahalle mahalle, sokak sokak özgürlüğü ören kadınlar, tarihe not düşüyor. DAİŞ’e, erkek devlet hegemonyasına, iktidara, sömürüye, faşizme, ötekileştirilmeye, katledilmeye, cinsel saldırıya karşı Tanyalaşıyor, Avesta olup ateşi kuşanıyor ve haykırıyor: “Dünyanın tüm kadınları birleşin!”   Yarın: Uçurumun kenarında filizlenen bir çiçek