25 Kasım: Rojava’dan tüm dünyaya yayılan ‘özsavunma’ çığlığı (7) 2017-11-21 09:01:24   Nesrin Abdullah: Öncelik kadının öz gücü!    HABER MERKEZİ - YPJ Sözcüsü Nesrin Abdullah, 25 Kasım’a sayılı günler kala Rojava ve Rakka’da açığa çıkan özsavunma ve kadın gücünü değerlendirerek, “Kadının öncelikle örgütlenerek kendi öz gücünün farkında olması lazım yoksa yapılacak olan savunmanın bir anlamı olmayacak” dedi.    Özsavunma 6.yüzyıldan bu yana kadınların kendilerini korumak için oluşturduğu savunma tekniklerinin tamamını kapsayan, ülkelere ve şiddetin boyutuna göre farklılık kazanan bir hayatta kalma yöntemi. Türkiye’de mor iğne kampanyalarıyla başlayan özsavunma, dünyada ise farklı dönemlerde çeşitlilik kazanıyor. Çin’de “Wing Chun” 17. Yüzyıl'da rahibe Ng Mui tarafından icat edilen bir dövüş sanatı olarak karşımıza çıkarken, Hindistan'ın kuzeyinde 2006 yılında Sampat Pal Devi tarafından kurulan “pembe çeteler” bölgedeki tecavüzü önlemek için örgütlülüğünü büyütüyor.    Dünyada erkek şiddetine karşı örgütlü özsavunma mücadelesini büyüten kadınların yanı sıra Ortadoğu’da da kadınlar erkek-devlet şiddetine karşı mücadelelerini kurdukları silahlı birliklerle sürdürüyor. Yekîneyên Parastina Jin‘in (YPJ)  Rojava’da DAİŞ çetelerine karşı başlatmış olduğu mücadele ve zafer ise ‘özsvunma’ deyince tüm dünya kadınlarının yüzünü Ortadoğu topraklarına çevirmesine sebep oldu.    PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın “Gülün bile kendini savunacak bir dikeni özsavunması vardır” cümlesi aslında özsavunmanın ne kadar doğal bir hak olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Özsavunmanın hayati bir zorunluluk olduğu noktasında belki de büyük cümleler kurmaya gerek yok. Sözü özsavunma kavramını geliştirerek Rakka’da DAİŞ’e karşı zafer kazanan kadınlara vermek lazım. Bu kadınlardan biri olan YPJ Sözcüsü Nesrin Abdullah,  YPJ'nin kadın katliamları ve şiddetine karşı olan rolünü değerlendirdi.       'Savunma için örgütlenme şart'   Nesrin, katliam, şiddet ve buna karşı geliştirilmesi gereken yöntemler hakkında şunları söyledi: "Kişinin kendini savunması için öncelikle kendini tanıması ve buna karşı savunma stratejisine sahip olması gerekiyor. Savunma sadece beden ile alakalı değildir. Savunma fiziki ve psikolojiktir. Kişi kendini sadece bedenen savunursa, ruhen savunmada oluşan eksiklikler tekrar açığa çıkar. Bu yüzdendir sömürgeci güçler kendi istedikleri kişilikleri yaratmak için siyasi, askeri ve toplumsal açıdan sürekli saldırı konumunda duruyor. Kişinin savunma yapabilmesi için öncelikli olarak kendi kendini örgütlemesi gerekiyor. Bu yüzden kadının öncelikle örgütlenerek kendi öz gücünün farkında olması lazım yoksa yapılacak olan savunmanın bir anlamı olmayacak."     'Yaşanan duruma göre savunmanın yöntemleri değişebiliyor'   Savunma yöntemleri ve safhaları üzerine de konuşan Nesrin, "Her safha beraberinde de savunma yöntemini de belirliyor. Bazı safhalar vardır ki bedeni bir savunma gerektiriyor. Bazı safhalar da psikolojik bir savunma gerektiriyor. Bunun için öz savunmanın olması gerekiyor. Her daim kendini örgütleme stratejisine sahip olmak gerekiyor" diye belirtti.    'Örgütlü ve ideolojik bir gücüz'   Rakka'da yaşanan savaşa da değinen Nesrin, Rakka'daki savaşın özsavunma temelinde yapıldığının altını çizdi. Nesrin, ideolojik ve örgütlü bir güç olduklarını vurgulayarak, Rojava devrimindeki başarılarını buna bağladı. Nesrin, "YPJ olarak birçok fikri akademi kurduk. Rakka'da ancak kadınlar, köleleştirilen ve katledilen kadınların intikamını alabilir dedik. Rakka'yı hem özgürleştirdik hem de savunmayı öğrettik. Kadınların DAİŞ'ten kurtarılması, yüzde yüz katliam ve şiddettin sonlandığı anlamına gelmiyor. Kadınlara saldırı olduğunda kimse kadınları savunmadı. Kadın ordusu olmasaydı, bugün bu başarı elde edilemezdi.  Sadece coğrafyanın kurtarılması köklü bir çözüm değil. Kadın ve erkek arasında eş bir yaşamı kurmamız önemli. Ancak böyle çözüm olur" dedi.     'Arap kadınları Rakka'da katliamlara karşı savunmayı öğrendi'   Kadın gücünün önemine dikkat çeken Nesrin şunları belirtti: "Bugün Rakka'da üç tane Arap kadınlarının taburunun kurulması, toplumda bir başarının elde edildiği anlamına geliyor. Kadınlara saldırı yapıldığında ne baba, ne eş, ne de kardeşleri kadınları koruyamadı. Bunun sonucunda kadınlar ya cariye, ya da köle oldu. Eğer biz askeri bir güç kurmasaydık, bu güç aktif olmayacaktı. Kadınlar kendilerini özgürleştiremeyecekti.  Bu yüzden Arap kadınları, Rakka'da katliamlara karşı savunmayı öğrendi."   'Saldırılara karşı öz savunma sisteminin kurulması gerekiyor'   Nesrin, toplumun özsavunma sistemine değinerek, bütün toplumların kendi özsavunmasını örgütlemesi gerektiğini kaydetti. Toplumun örgütlenmesinin önemine işaret eden Nesrin, "Suriye'ye saldırı olduğunda bir gece Suriye ele geçirildi. Çünkü toplum doğru ve sağlam bir sistem üzerine kurulmamıştı. Bizlerin tüm bu yaşananlardan tecrübeler edinmemiz gerekiyor. Kadınların olduğu her yerde kendi özsavunma mekanizmasını oluşturması şart. Sadece askeri değil, fikri ve ruhen de bir gücün oluşturulması gerekiyor" diye ekledi.    'Özgürlük mücadelesi kadının ölçüsü olmalıdır'   Kadınların her günü direniş günü olarak yaşaması ve şiddet ile katliamlara karşı durması gerektiğini dile getiren Nesrin, "Kadınların seslerini her geçen gün daha da yükseltmesi gerekiyor. Özgürlük mücadelesi kadının ölçüsü olmalıdır" dedi. Nesrin, bu güne kadar kadın ve toplum özgürlüğü için birçok savaşçının bedel verdiğini hatırlatarak, bu güne kadar 500 kadın savaşçının yaşamını yitirdiğini ve sadece Kürt kadınları için değil tüm kadınlar için bu bedeli verdiklerini söyledi.      'Kadınlar mücadele etmeyi bırakmasın'   Son olarak da kadınlara çağrı yapan Nesrin, şunları ifade etti: "Kadınlar mücadele etmeyi bırakmasın. Bizlerin bu mücadelesi binlerce kadının kurtarılması ve topraklarımızın özgürleştirilmesine ön ayak oldu. YPJ olarak bütün kadınların haklarını savunuyoruz. Nerede bir zulüm ve haksızlık varsa biz YPJ olarak her daim karşısında duracağız."     YARIN: Sistematik şiddete boyun eğmeyen bir kadının hikayesi…