Kürdistan’ı hedef alan özel savaş politikaları: Uyuşturucu ve fuhuş 2022-10-18 09:02:17   Öznur Değer    HABER MERKEZİ - Kürdistan’da yaşamı hedef alan ve Kürtlerin imhasını amaçlayan özel savaş politikalarının bir ayağını kadın üzerinden geliştirilen politikalar ile uyuşturucu ve fuhuş oluşturuyor. İpek Er’den Firdevs Babat’a kadar süren saldırı ağına ise kadınlar direnişle cevap veriyor.   Katliam, tecavüz, fuhuş… Ve daha nice “ahlaksız” politika ve uygulamalarla yalnızca üçüncü sayfalarda yer alması hedeflenir hale geldi kadın. Oysa Rojava’dan İran’a kadar uzanan bir kadın devrimi yayılıyor tüm dünyaya. Kadın bedeni üzerinden dayatılan kölelik zincirini kıran Nagihan Akarseller, Arin Mirkanlar, Jîna Emînîler ve daha nice direnişçi kadınlar, iktidarların kadın üzerinden yürüttüğü özel savaş politikasını yıkmaya devam ediyor. Kürtlere yönelik devreye konan “özel savaş” politikalarının kadın üzerinden nasıl sistematikleştiğini ele aldık.    Dosyamızın ikinci bölümünde uyuşturucu ve fuhuş politikalarıyla devam ediyoruz:   Kürtlere saldırının kadın boyutu   Kürtlere yönelik uygulanan özel savaş politikaları ve bu kapsamdaki saldırı ağının en önemli ayaklarından biri kadın boyutu. Osmanlı’dan bu yana hüküm süren devlet anlayışında “kadın” bir “ganimet” olarak görülürken, bunun güncel örneklerini yaşamaya devam ediyoruz. Özel savaş politikası olarak nitelendirilen bu uygulama, Kürt kadınları hedef alıyor. Bölgeye “işgal” sonucu yerleşen asker, polis, jandarma ve onları besleyen korucular başta olmak üzere devletin askeri ayağını oluşturan “erkekler” tarafından Kürt kadınlara tecavüz ediliyor ve buna karşı çıkan kadınlar katlediliyor. Yine ince bir politika olarak bölgeye yerleştirilen genç asker ve polisler Kürt kadını duygusal olarak sömürme politikası yürütüyor. Bunun en önemli örneğini İpek Er oluştururken, devamında gelen Firdevs Babat, Sakine Kültür ve daha nice kadınlar bu politikaların sadece birkaç örneği.   İpek’in mücadelesi özel savaş politikasını ifşa etti   Batman’ın Beşiri ilçesinde yaşayan 18 yaşındaki İpek Er, uzman çavuş Musa Orhan’ın tecavüz etmesi sonucu 16 Temmuz 2020’de intihara sürüklendi. Bir ayı aşkın süre Batman Devlet Hastanesi’nde tedavi altında kalan İpek, 18 Ağustos 2020’de hayatını kaybetti. İpek’in kaleme aldığı mektup ile uzman çavuş Musa Orhan tarafından tecavüze uğradığı ve sonrasında tehdit edildiği açığa çıktı. Bunun üzerine Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı (tecavüzün Siirt’te gerçekleşmiş olmasından dolayı) soruşturma başlattı. İpek’in yaşamını yitirmesinin ardından sokaklara dökülen kadınların mücadelesi sonucu tecavüz faili uzman çavuş tutuklanmış olsa da yargı ödülü gecikmedi. Kısa bir süre cezaevinde tutulan Musa Orhan, ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.   Tecavüz failinin  geleceği yargı indirimine gerekçe!   Siirt 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde “nitelikli cinsel saldırı” yönünden kabul edilen iddianame çerçevesinde yargılanan fail uzman çavuş Musa Orhan, yalnızca 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Hakkında tutuklama kararı bile çıkarılmayan Musa Orhan hakkında verilen indirimli kararda “Musa Orhan’ın geleceğinin düşünüldüğü” kaydedildi.       Devletin militarist çetesi   Kürdistan’da Kürt kadına yönelik gerçekleşen özel savaş politikalarının sembol örneği halini alan İpek Er’in maruz kaldıkları, saldırıların yalnızca bir örneğini oluştururken, Musa Orhan profili ise devletin militarist çetelerle olan ilişkisini gözler önüne seriyor. Musa Orhan yalnızca devletin askeri kanadını temsil eden bir uzman çavuş olmayıp, devletin militarist çeteleri ne şekilde beslediğini de gösteriyor. MHP’nin paramiliter ve militan kanadı olan “Bozkurtlar” çetesinin bir üyesi olan Musa Orhan’ın daha önce de birçok kadına tecavüz ettiği ve cezalandırılmadığı ortaya çıktı.   Çocuğa yönelik tecavüz girişimine ‘aşırı alkollü’ savunması!   Son iki yıl içinde İpek Er ile başlayan bu saldırı ağı sonucunda Kürdistan’da birçok kadın ve çocuk tecavüze uğradı. Bölgeye yerleştirilen asker ve polisler kadınları tehdit ederek tecavüz ederken, çocuklara yönelik de aynı politikaları sürdürüyor. 14 Temmuz 2020’de Şırnak’ta yaşayan 13 yaşındaki bir çocuk uzman çavuş A.A. tarafından tecavüz girişimine maruz kaldı. Çevredekilerin olayı görmesinin ardından müdahale etmesiyle çocuk kurtarılırken, halk tarafından yakalanan uzman çavuş tutuklandı. Bu durum kısa sürede Kürdistan başta olmak üzere tüm Türkiye’de yayılırken dijital medyada ise “#SusmaŞırnak” etiketiyle tepki mesajları yükseldi. Olayın kısa sürede duyulması ve büyük bir tepki ile karşılanması üzerine açıklama yapmak zorunda kalan Şırnak Valiliği ise uzman çavuşun “aşırı alkollü” olduğunu savundu.   Paramiliter çeteler kadını katlediyor   Devlet kanadından yapılan birçok açıklamada üniformalı faillerin aklanmaya çalışıldığı görülürken bu açıklamalar karşısında toplumsal refleksler ise artış kaydediyor. Yine kadına yönelik, kadın bedeni üzerinden sürdürülen özel savaş politikalarının ayyuka çıktığı kentlerden biri olan Şırnak’ta, Silopi ilçesinde Sakine Kültür Özel Harekat Ocakları Derneği İl Başkanı İbrahim Barkın tarafından 15 Mayıs’ta işkence edilerek katledildi.        Korucu silahı kadınları yaşamdan koparıyor   Yine yakın zamanda Şırnak’ın Uludere ilçesinde 18 Ağustos’ta kaybolan 17 yaşındaki Firdevs Babat’ın cenazesi 20 Ağustos’ta Şırnak-Uludere yolunun 15’inci kilometresindeki Hezil Çayı'nda bulundu. Başlatılan soruşturma sonucunda Firdevs’in faili Ahmet Babat tutuklandı. Firdevs’in tecavüze uğradığı ifade edilirken, fail Ahmet Babat’ın katliamı korucu olan abisi R. Babat’ın silahıyla gerçekleştirdiği açığa çıktı. Yanı sıra R. Babat’ın Mayıs ayında 16 yaşındaki bir çocuğa tecavüz ettiği iddia edildi.   Kadınlar fuhuşa zorlanıyor   Şırnak başta olmak üzere örnekleri çoğaltılabilecek üniformalı failler, özel savaş politikalarının kadınlar üzerindeki yansımalarını gözler önüne seriyor. Yine Kürt kadınların fuhuşa zorlanması, tehdit ve şantaja maruz kalması da bu saldırı politikasının bir ayağını oluşturuyor.   Bu politikalarla bağlantılı olarak özelde Hakkari ve Şırnak’ta kadınlar şantaj yoluyla korucu ve askerler tarafından fuhuşa sürüklendi. Başını korucu ile askerlerin çektiği fuhuş çetesi nedeniyle bir kadın katledildi, bir kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi, bir kadın ise intihar girişiminde bulundu.   Uyuşturulmak istenen gençler   Yine Kürdistan’da uygulanan özel savaş politikalarının bir ayağı da Kürt gençlerinin uyuşturucu ve fuhuşa sürüklenmesi.  Özelde 2015-2016’da yaşanan sokağa çıkma yasakları sonrasında kentin gerek kültürel gerekse de toplumsal dokusuyla oynanmak istendi. Bunun sonucunda gelişen politikaların başında ise gençlerin uyuşturucuya yönlendirilmesi oldu. Bağımlılaştırılmak istenen veya bağımlılaşmaya zorlanan gençler bu politikalar karşısında direnişini sürdürüyor. Birçok yerde gençlerin polisler tarafından bağımlılaştırılmaya çalışıldığı açığa çıksa da bu anlamda yargı süreci başlamış değil.   Uyuşturucuya karşı direniş sonuç verdi   Bunun son örneğini, Mardin’in Kızıltepe ilçesinde bulunan Atatürk Mahallesi’nde, mahallelilerin geliştirilmek istenen uyuşturucuya karşı nöbet eylemi başlatmalarında gördük. 18 Ağustos’ta başlayan nöbette, gençler başta olmak üzere mahalleli bu politikaların son bulması için mücadelelerini sürdüreceklerini ifade etti. Mahallelinin direnişi sonucunda çevredeki uyuşturucu çetesi çöktü.   Kültürel asimilasyon politikalarının bir ayağı olarak karşımıza çıkan uyuşturucu bağımlılığı, gençlerin eylemleriyle teşhir edilmeye devam edilirken, kadınların fuhuşa zorlanması, tecavüze uğramasına karşı da kadınların direnişi her geçen gün yayılarak sürüyor.     Yarın: Ölüm evine dönüşen cezaevleri