Kadın özgürlük zamanı (1) 2022-02-28 09:01:02     Abdullah Öcalan’dan 8 Mart mesajları…   HABER MERKEZİ - PKK Lideri Abdullah Öcalan, İmralı’dan kadınlar için gönderdiği 8 Mart Dünya Kadınlar Günü mesajlarında, kadın özgürlüğü temelindeki yoğunlaşmalarını “Ortadoğu’daki en destansı çalışma” olarak tanımlar ve kadınların mücadele ile bilinçli ve iradeli olabileceklerinin altını çizer.    Kapitalist modernite yaşadığı yapısal krizi aşmanın yollarını ararken toplum üzerindeki baskıları arttırıyor.  Ancak buna karşı duran en temel güç ise kadınlar. Dünyanın her yerinde kadınlar özgür bir yaşam için mücadelelerini sürdürüyor. Geçtiğimiz yıl boyunca da kadınlar, erkek egemen sistem ve zihniyete karşı alanları terk etmeyerek kazanımlarını vazgeçmeyecekleri mesajını verdi.    8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne sayılı günler kala kadınlar her yerde eylem, etkinlik ve şölenlerle bu yıl da alanlarda. AKP-MHP iktidarının kadın kazanımlarına yönelik en ağır saldırıları gerçekleştirdiği bu yıl da kadınlar geri adım atmayacaklarını dile getiriyor. Kürt kadınları da PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü, cezaevlerindeki baskıların yanı sıra hasta tutsakların bırakılması, özel savaş politikalarına karşı mücadele ve anadil üzerindeki yasakların ortadan kaldırılması gündemleri ile alanlarda.   Kürt kadınlar, Tevgera Jinên Azad (TJA) öncülüğünde 20 Şubat’ta 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinliklerinin genel çerçevesini belirleyen deklarasyonu açıklayarak 25 Şubat’ta da cezaevinde katledilen Garibe Gezer’in doğduğu yer olan Mardin’in Dargeçit ilçesinde etkinliklerin startını verdi. Kadınlar, tüm etkinliklerde Abdullah Öcalan’ın durumuna dikkat çekerek özgürlüğünü talep ediyor.    Biz de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısı ile PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan bugüne ilişkin verdiği mesajları derledik.    ‘Ortadoğu’daki destansı çalışmam’   Kadın özgürlüğüne ilişkin çalışmasını “destansı” olarak tanımlayan Abdullah Öcalan, 2006 yılındaki 8 Mart mesajında, “Kadın özgürlüğü, özgürlük mücadelemizin en temel direğidir. Kadınların özgürlüğe kavuşması için bugüne kadar yaptığım çalışmalar biliniyor. Benim Ortadoğu’daki en destansı çalışmam, kadın özgürlüğüne ilişkin olanıdır. Bana göre kadın özgürlüğü, anavatan ve emeğin kurtuluş çalışmalarından çok daha önceliklidir. Çünkü kadın, gericiliğin ve köleciliğin ilk ve köklü ezilen sınıfı, ulusu ve cinsidir. Bu nedenle kadın özgürlüğü çok büyük bir mücadeleyi göze almaktır” diye belirtir.    'Kadın kendi bağımsızlığını korumalı'   Devamla “Zorlu ama bir o kadar da onurlu bir mücadelenin içerisindeyiz. Elbette bu günlere kolay gelinmedi. Özgürlüğe büyük susamışlığın verdiği güçle soruna yüklendim” diyen PKK Lideri, şunları aktarır: “Çok sayıda çözümlemeler, diyaloglar, derinlikli konuşmalar yaptım. Doğrultumuzu derinleştirmeliyiz; ‘toplumla tanışma, erkekle hesaplaşma ve yaşamla buluşma’ perspektifiyle yürüdüğümüz ölçüde başarı bizimle olacaktır. Kadınlar özgürleşmek için kadın kurtuluş ideolojisinde derinleşmeliler, ideolojik güç olarak var olabilmeliler. Erkeklere karşı alacakları çok yol var, erkeğe fazla güvenmemeli. Kadın kendi bağımsızlığını koruyacak. Kadının özgürlüğünden korkmamak gerekir. Ben kadınla böyle yoldaşım. Ben kadınlara çok görkemli yoldaşlık yaptım, kadınla çok güçlü bir arkadaşlığım var. Bu bir güç, inanç meselesi. Kadın yoldaşlarımın bana ilişkin emeklerine böyle karşılık veriyorum. Bilmelerini istediğim en önemli bir hakikat, onların savaşın da barışın da kaderini belirleyecek kadar güçlü olmaları gerektiğidir.”   ‘Sevginin işçisi olarak tanımlıyorum kendimi’   Aynı görüşmede kadına yaklaşımını “sevgi işçisi” olarak tanımlayan PKK Lideri, şöyle der: “Sevginin işçisi olarak tanımlıyorum kendimi. Sizler için yaşıyorum. Sizlerin özlemleri yaşam gerekçemdir, sizinleyim. Kazanılacak özgür bir dünya var. Kazanılacak özgür bir yaşam var. Asla ucuza, değersize ve acılara anlam vermeyen ilişkilere girmeyin. Tüm ilişkileriniz acılardan süzülmüş, büyük ve anlamlı sevgi değeri olmalıdır. Dogmatik olmayın ama asla ilkesiz de olmayın. Hepinize çok büyük bir sevgi hazırlamış, sunmaya çalıştım. Üzerinde büyük durun, mutlaka ulaşın. Özgücümüze güvenerek dönemin ruhuna uygun düşünsel ve eylemsel duruşumuzla sürece yanıt olmalıyız.” PKK Lideri mesajının sonunda kadınların, bir gün mutlaka gerici ve zorba erkeği hizaya getirecek güçlü kadına ulaşacaklarına inandığını belirtir.    ‘Kadınlar örgütlenmeli’   2007 yılındaki 8 Mart mesajında kadınlar için örgütlenmenin önemine değinen Abdullah Öcalan şu mesajı gönderir kadınlara: "Benim kadın sorununa yaklaşımım bilinmektedir. Onların düşünsel, siyasal ve felsefi anlamda özgürleşmesi için yoğun bir emek sarf ettim. Kadın Kurtuluş İdeolojisi’ni onların özgürleşmesi için geliştirdim. Kısaca şunu söylemek istiyorum; ben kadın özgürleşmesi konusunda kendimi çok yetkin bir hale getirmişim. Kadın ve cinsiyet özgürlüğü konusunda felsefi olarak çok önemli bir yerdeyim. Bütün kadınlara şunu söylemek istiyorum. Kadının beş bin yıllık boyunduruk altından kurtuluşu yönünde çok önemli çalışmalar yapmalı, kendilerini çok geliştirmeliler. Çok çalışmalı ve çok örgütlenmeliler. Kadın özgürlüğü konusunda cinsiyetçilik yapılmamalı. Cinsiyetçilik en az milliyetçilik ve diğer bazı fikirler kadar tehlikelidir. Bana bağlı olduğunu beyan eden kadınlar, kızlar var. Eğer bana bağlı ya da bu özgürleşme yolunda ciddilerse, kadının siyasi ve zihniyet devrimini gerçekleştirmelidirler. Yani tek başına cinsiyet özgürlüğü yetmez diyorum. Onlara söylersiniz, bu bir inanç meselesidir, kadının özgürlüğü kolay bir iş değildir. Benim imkanım olsa, daha önce olduğu gibi bu konudaki fikirlerimi kitaplarıma da yansıtacağım. Onlara her zaman katkıda bulunacağım. Benim, bir özgürlük mücadelecisi olarak aile konusunda, nesil olarak üremelerine ve diğer konularda bu aşamada bir şey diyecek değilim. Ben daha çok işin fikri ve felsefi boyutunu oluşturmaya çalışıyorum. Onların özgürleşmesi için mücadele verdim. Kadın özgürleşmesi sorunu çok önemli bir sorundur. Ancak dediğim gibi kendi örgütlenmelerini ve özgürlüklerini geliştirmeliler."   ‘Bu bir iktidar sorunu’   2008 yılında kadınlar için verdiği mesajda iktidar sorunu ve tekellerin dünyayı yönettiğini belirten Abdullah Öcalan, devamla şunların altını çizer: “Kadın sorununa da geleyim 8 Mart vesilesiyle. Aslında bu iktidar sorunu. Kapital finansla insanları kandırıyorlar. Tekeller böylece dünyayı yönetiyorlar. Bu işi de hiçbir üretim yapmadan trilyonlar, katrilyon parayı ortaya sürerek yapıyorlar. Amerika karşılıksız hiçbir karşılığı olmadan dünyaya kırk trilyonluk işte tahvil-mahvil sattı. Şimdi bu büyük balon yer yer patlıyor. Ekonomik kriz dedikleri ne? Ama dünyada hiçbir güç kendini tekellerden kurtaramıyor. İşte Çin, dikkat edin Çin’in hiç sesi çıkmıyor. Rusya’yı terbiye ettiler. Sesini çıkaran ülkelerin de dünyayı başına yıkıyorlar. Bütün bunları işte uluslararası alanda o hisse senetleri, tahvil-mahvil, kağıt üzerinden yapıyorlar. Bunlar bu paralardan AKP’ye de verdiler. Kürtleri de paraya alıştıracaklar. İşte şimdiden Erbil’i, ikinci Dubai yapacağız diyorlar ve yapacaklar. Şimdiden krediler, büyük yapılar falan başladılar. Kapital finans, her şeyi denetimi altında tutmak istiyor. Bu söylediğim belki çok inanılmaz da gelebilir ama kendini doğru tanımadan mücadele edilmez. Hatta bu iktidar doğru tanımlanmazsa ve anlaşılmazsa, işte bizim Osman’ın durumuna düşülür. Hatta insanı kullanırlar, nasıl kullanıldığınızı bile anlayamazsınız. Beni de tanımlamak istediler. Kapital finans denetleyemediği için işte bugün görüyorsunuz buradayım. Bir bizim çizgimiz var bir de işte bahsettiğim çizgi.”   Beyin ve ruhla özgür olmak…   Aynı görüşmede Abdullah Öcalan, “Kadın sorununda da insanı para pul, kadınlarla kandırmaya çalışacaklar. Kendi çizgilerini böylece oturtmak istiyorlar. Finans kapital, kadını bu anlamda korkunç kullanıyor. İşte görüyorsunuz reklamlar tamamen kadın üzerine. Finans kapitalin iktidarı ya bu iktidara tabi olursunuz ya da ölürsünüz. Size başka bir seçenek tanımıyor. Kadını da cinsiyetçilikte bu iktidarın aracı olarak kullanıyor. Daha önce de söyledim. En eski, en saldırgan faşizm, erkeğin kadın karşısındaki yaklaşımıdır. O yüzden söylüyorum beni doğru algılamaları gerekiyor. Benim kadına yaklaşımım tamamen özgürlükçü temeldedir. Bu halk için olduğu kadar kadın için de böyledir, hatta erkek için de böyledir. Kendini iyi tanımlamak, iyi tanımak gerekiyor. Özgürlüğün olmazsa olmaz olduğu, tartışmasız bir özgürlük gerekir. Ama beyninle ve ruhunla özgür olmak. İnsanın kendini tanıması kendi düşüncelerine hakim olması, ne yaşamak istediğini, duygularını tanımlaması gerekir. Özgürlük budur. Ben kızlara hep bunu söylüyordum. O yüzden eğer kadın özgürlüğü diyorlarsa bana bu temelde yaklaşsınlar, seveceklerse böyle sevsinler, yoksa boşuna kendilerini yormasınlar. Boşa çaba sarf etmesinler. Ama ne olursa olsun ben Şam’da bayan arkadaşlara da söylüyordum. Özgürlük temelinde yaşamalı. Erkeğe bu temelde yaklaşılmalı. Kendinizi bu ilişkilerden, bu erkeklikten sakınmalısınız” diye belirtir.    ‘3 S ile toplum üzerinde iktidar oluyor’   Kapital finansın topluma nasıl hakim olduğunu değinen Abdullah Öcalan şöyle der: “Gazetede okudum, bir kadın, doktordu sanırım, asker eşinden boşanmak istediği için on iki kurşunla öldürülmüştü. İşte Kapital finans, kadına bunu söylüyor; ya benim iktidarıma yüzde yüz tabi olursun ya da yüzde yüz ölürsün. Daha önce de belirtmiştim, tecavüz kültürü dedim. Kadınlar her gün tecavüze uğruyor. Böyle bir tecavüz kültürü içinde bir kadının ne ruhu, ne beyni sağlam kalır, ne güzellik anlayışı kalır, ne de sevgisi, aşkı. Kapital finans, insanlığın reddidir. Kapital finans, kadın üzerinden cinsiyetçilikle topluma egemen oluyor. Beş bin yıllık bir meseledir ve kadının da buna karşı görkemli direnişi vardır. Ancak işte nasıl yaşamak gerektiğini iyi anlamak lazım. Kendini bu temelde iyi tanımak lazım. Bana da ancak özgürlükçü temelde yaklaşsınlar. Ben kadınla tamamen özgürlük temelinde ilişkilendim. Kadın için olduğu kadar halk için de erkek için de özgürlükçü çizgi esas olmalıdır. Kapitalizm bunlarla iktidarını sağlıyor. Kadın üzerinde, toplum üzerinde iktidar oluyor. İşte üç S demiştim. Futbol, sanat dedikleri şey, reklamcı kızlar, işte magazin dediğiniz şey. İşte görüyorsunuz herkes futbolkolik olmuş, futbolla yatıp kalkıyorlar. Sanat olarak her gün bir sürü insan çıkarıyorlar. Kimin kiminle olduğu belli değil, o mankenlik, magazin dedikleri şey, buna da sanat diyorlar. Bu gerçek sanat da değildir. Her gün bir sürü uygunsuz şey yapıyorlar, adına da sevgi, aşk diyorlar. Onlarda insanlık, ruh kalmamış. İşte aşk günü, her neyse sevgililer günü. Kapital Finansla insanları bu hale getiriyorlar.”   ‘Demokratik uygarlık düşüncesini geliştiriyorum’   2009 yılındaki 8 Mart mesajında “güçlü ve kurnaz erkeğin” kadını sömürmesi üzerinden demokratik uygarlığa ulaştığının altını çizen PKK Lideri, şunları ifade eder: “Tüm kadınları selamlıyorum. 8 Martlarını kutluyorum. Hegel köle-efendi ilişkisinden yola çıkarak ulus-devlete ulaştı. Ben de ‘güçlü ve kurnaz erkeğin’ kadın üzerindeki sömürgesinden yola çıkarak demokratik uygarlığa ulaştım. Savunmam ile Hegel’in ‘Tinin Fenomenolojisi’ arasında paralellikler olduğu söyleniyor. Tinin Fenomenolojisi’ni daha sonra okudum, paralellikler var. Tabii Hegel bunu 200 yıl önce söylemiş, ben de şimdi söylüyorum, ilginç. Hegel ulus-devletin filozofu, ben de demokratik uygarlık düşüncesini geliştiriyorum.”   'Kadın özgürlüğünden kastettiğim bilinçli ve iradeli kadındır’   2010 yılında ise PKK Lideri, kadınlar için şunu paylaşır: “Bütün kadınların 8 Mart’ını kutluyorum, selam ve sevgilerimi iletiyorum. 8 Mart’a ilişkin olarak şunları belirtebilirim: Sümerlere kadar olan beş bin yıllık süreçte anaerkil bir dönem yaşandı. Sümerlerde bu anaerkil dönem yerini babaerkil ya da ataerkil döneme bıraktı. Bu dönemde, Sümerlerde ataerkil dönemin ilanı yapıldı. Sümerlerden bu yana geçen beş bin yıllık zaman da ataerkil dönemdir. Günümüze kadar beş bin yıl anaerkil, beş bin yıl da ataerkil dönem yaşandı. Bizim anlayışımızda ne tam anaerkillik ne de tam ataerkillik vardır. Bizim anlayışımızda ikisini buluşturan, felseyefe dayalı, felsefik temeli olan bir birlikteliktir. Evet kadın ve erkek bir arada yaşamalıdır, yaşayabilir. Ancak bu yanlış anlaşılmasın, burada kastettiğim bir cinsel özgürlük değildir, bunu da tasvip etmiyorum. Kastettiğim kadın erkek birlikteliği, felsefeyle yoğrulmalı ve felsefik temeli olan bir birliktelik olmalıdır. Kadın ve erkek birlikteliği ancak böyle anlamlı kılınabilir. Aksi durum vahşi kapitalizmde görülen kadın cinselliğine bizi götürür. Vahşi kapitalizmin bu kadın cinselliğinin sonucu felakettir. Kadın özgürlüğünden kastettiğim bilinçli ve iradeli kadındır. Benim kadına ilişkin düşüncelerim çok farklıdır, çok yenidir, Özgürlük Sosyolojisi kitabımda bu konuyu detaylı ele aldım oradan da yararlanılabilir. Kadın özgürlük mücadelesi kazanılmadan sosyalizm mücadelesi, demokrasi ve özgürlük mücadelesi başarıya ulaşamaz.”