Rojava neden bir kadın devrimidir? - 4 2019-11-23 09:04:45   Zenubya’nın coğrafyasında mirası eşbaşkanlıkla yeniden diriltiliyor   Nûdem Têkoşer   QAMIŞLO - “Gücün uygarlığına karşı, uygarlığın gücü ile savaşmalıyız” diyen ve Roma imparatorlarına kabuslar yaşatan Palmyra Kraliçesi Zenubya’nın ülkesi Suriye’de “Rojava Kadın Devrimi”, kadını eşbaşkanlık sistemiyle yeniden tarih sahnesine çıkarıyor.    Son iki yüzyıldır Ortadoğu’ya sızan kapitalist modernitenin ucube yapı ve kurumları tarafından Arap ve Ortadoğu toplumunun tarihsel, demografik, kültürel ve coğrafik birliği parçalanarak içinden çıkılmaz sorunların yumağı haline getirildi. 1916 yılında İngiliz ve Fransız subayları Kahire’de masa başında bir araya gelerek Sykes-Picot Anlaşması’yla Ortadoğu’yu iki ülke arasında bölüştürdü. Bölgenin etnik, dinsel, kültürel zenginliğini göz önünde bulundurmadan çıkarları doğrultusunda parçaladılar. Bu paylaşımda Suriye ve Lübnan, Fransız mandası olarak netleştirilmişti. 1943 yılında Fransızların çekilmesiyle arkalarında bıraktıkları işbirlikçi bürokrasinin yaptığı iç darbeler ve iktidar kavgalarıyla ne olduğu belli olmayan çatışmalara dönüştürüldü. 1949, 1954, 1961, 1962, 1963, 1966 ve 1970’te peş peşe yedi darbe oldu. Fransa, Suriye’de “böl, parçala, yönet” stratejisine yöneldi. Ulus-üstü kimlik ve ulus altı kimlik varlığını günümüze kadar sürdürse de bu kimliklerin de ötesinde kadınlık kimliği hiç varlık gösteremedi.     Kavramlar kadınlar için ütopya olarak kaldı   Baas, Arap dilinde “diriliş” anlamına gelse de dirilişten kastedilen, cihana nam salan Arap-İslam imparatorluğunun yıkılışından sonra, dış güçlerin egemenliğine giren Arap toplumunun dirilişine çağrıydı. O nedenle Baas, esas programının hedefine, Ortadoğu’da büyük bir Arap devletinin kurulmasını koydu. Baas hareketinin bayrağında iki temel slogan yazılıdır: İslam ve sosyalizm. Suriye anayasası ülkenin yönetim şeklini sosyalist halk demokrasisi olarak nitelese de, birlik, özgürlük ve sosyalizm, çağın moda şiarları olarak dışarıdan ödünç alınmış sloganlar olarak kullanıldı. Suriye’de yaşayan kadınlar için bu kavramlar sadece birer ütopya olarak kaldı.    Suriye’de kadınlar yok sayılan kimlik oldu   Zaferden zafere koşan Zenubya’nın mücadelesinin kök saldığı toprakların kadınları olan Suriyeli kadınlar, Baas rejimi döneminde göz dolduran birkaç maddeyle Suriye’de yok sayılan ve inkar edilen kimliklerden biri oldu.    Ulus devletlerde, diktatöryal sistemler erkeğin egemenliği altındadır. Her ne kadar kadın lehine yazılmış yasalar olsa da pratikte uygulama aleyhte işliyor. Uzun mücadele tarihinden sonra 1949 yılında ilk kez oy kullanan Suriyeli kadınlar, 1953 yılında ise ilk kez seçilme hakkını elde etti. 2016 yılında yapılan seçimlerde 250 kişilik parlamentoda kadınlar 33 sandalyeye sahip. Eğitim oranında ise kadınlar ve erkekler hemen hemen eşit. Anayasa’da da tanınan haklar yetersiz. Yasalarda bir erkeğin 4 kadınla evlenebilmesi yasak değil. Kadına uygulanan şiddetin caydırıcılığı hakkında yasalarda koruyucu maddeler yok. Kadının boşanma hakkı olsa da son söz veren erkek. Görünürde sosyalist bir anayasası olduğu iddia edilen Suriye’de kadın katliamları, istismar, şiddet olgusu yaşanan en temel sorun. Yasada yasak olmamasına rağmen kadın devlet memuru olamıyor. Sadece öğretmen olabiliyor. Suriye’de yaşanan iç savaş ve kaosla birlikte kadınlar için koşullar daha da zorlaştı.    Zenubya’nın mirası sahipleniliyor   Kürt kadınlarının Baas rejimine diz çökmeyen mücadelesi 19 Temmuz 2012 yılında Rojava Devrimi’ne götürdü. Rojava Devrimin en önemli aktörü olan kadınlar, dönemin imparatorlarına kök söktüren Suriye’nin topraklarında mücadele mirası bırakan Zenubya’nın mirasını sahipleniyor. Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınlar devrim üstü devrim yaptı. Aileden başlayan değişim ve dönüşüm toplumun en küçük hücresine kadar sirayet etmesi için büyük mücadeleler verildi.    Kuzey ve Doğu Suriye’de kadının devrimsel bir kazanımı olan “Eşbaşkanlık” ilk olarak Demokratik Toplum Hareketi’nde (TEV-DEM) uygulamaya konuldu. TEV-DEM kurucularından ve şimdiki Eşbaşkanı Zelal Ceğer, Suriye’de ve Kuzey-Doğu Suriye’de kadınların geçmişten bugüne kadar verdiği mücadele ve yaşadığı değişimleri değerlendirdi.    ‘Suriye Anayasası geri bir anayasa’   İlk olarak Suriye Anayasasına değinen Zelal, şu değerlendirmede bulundu: “Erkek dört kadınla evlenebiliyor, miras hakkı erkeğe veriliyor. Kadının boşanma hakkı yok. Suriye anayasayı geri bir anayasadır. Müftüler ve imamlar aracılığıyla kız çocukları evlendirilebiliyor. İmamın evlendirdiği kız çocuklarına devlet aile cüzdanı vermekte bir sakınca görmüyor.”    ‘Sosyalizmin hiçbir hak ve hukuku uygulanmadı’   Parlamentoda 1990 öncesi yapılan hiçbir seçimde kadınların seçilemediği ve parlamento da yer alamadığının altını çizen Zelal, 1990 sonrası ise siyasette daha fazla kadının dahil olduğunu ve parlamentoya az da olsa kadın parlamenterin gidebildiğini belirtti. Zelal, sosyalist bir devlet olduğunu iddia eden Baas rejiminin, Suriye’de sosyalizmin hiçbir hak ve hukukunu uygulamadığına dikkat çekti. Zelal, “Halklar mozaği Suriye’de Araplar, Kürtler, Süryaniler, Ermeniler, Asuriler, Çerkesler, Keldaniler yaşıyor. Ancak hiçbir zaman halkların birliği sağlanamadı. Cumhuriyetin ismi Arap Cumhuriyetiydi. Hatta sadece Baas Arapları esas alınıyordu. Reqa’da, Hama’da ve diğer Arap bölgelerinde Arap rejiminden fayda görmediklerini düşünüyor. Tüm hakları gasp eden rejim, Kürtlerin kendilerini yaşatacak hiçbir imkana sahip olmasına izin vermedi” dedi.    ‘Düşünceleri her kesim tarafından sahiplenildi’   PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Suriye’ye gelişiyle birlikte kadınların yaşamlarında yaşanan değişimlere dikkat çeken Zelal, “Önderlik Suriye’ye gelip Lübnan’a geçtiğinde Önderliğin düşünceleri her kesim tarafından sahiplenildi. Avrupa’dan Lübnan’a Önderliğin yanına gelen Binevş Agal (Berivan) Rojavalı kadınlara büyük emek verdi. Rojavalı kadınlar onun şahadetinden çok etkilendi. 1988’den itibaren binlerce Rojavalı kadın şehit Berivan’dan etkilendiği için Kürt özgürlük hareketine katıldı” diye ekledi.    ‘İlk özgün örgütlenme Yekitîya Star’    2003 yılında kuruluşu ilan edilen  Demokratik Birlik Partisi (PYD) bünyesinde kadınların bir kol olarak örgütlendiğini belirten Zelal, şunları ifade etti: “PYD’de kadınlar çalışma yürüttü ama ilk özgün örgütlenme 2005’te Yekitîya Star’ın kuruluşuyla gerçekleşti. Yekitîya Star kadınların ortak bir mücadele kimliği oldu. Kürt kadınların mücadelesi Arap kadınlarını da etkiledi. Eğitimden, özsavunmaya her alanda kadınlar örgütlenmelerini büyüttü. Baas rejimi kadınların varlığına ve mücadelesine saldırmasına rağmen kadınlar geri adım atmadı.”    ‘Nazê’nin akıbeti halen bilinmiyor’   2004’deki Qamişlo direnişinde Dêrîkli Nazê Keçel’nin rejim tarafından kaçırılıp kaybedildiğini dile getiren Zelal, “Nazê kadın mücadelesini aktif yürüten biriydi. Herkes tarafından tanınıyordu. Hala akıbeti bilinmiyor. Nazê gibi yüzlerce Kürt kadın ve genci rejim tarafından kaçırıldı, tutuklandı ve işkenceyle katledildi” diye konuştu.   ‘TEV-DEM kapsayıcı bir hareketti’   TEV-DEM’in 2011 yılında hangi ihtiyaç üzerinden kurulduğundan söz eden Zelal, devamında şöyle konuştu: “Bütün Kürt parti ve kurumlarının bir çatı altında örgütlenebileceği, Kürt kadınlarının da içinde yer alabileceği bir yapıya ihtiyaç duyuldu. 2011 yılında TEV-DEM kurulduktan sonra YPG ilan edildi, Özerk yönetim ilan edildi. TEV-DEM bünyesinde siyasal alan, toplumsal alan, kültürel alan, askeri alan örgütlendirildi. TEV-DEM kapsayıcı bir hareketti. Ermeniler, Süryaniler ve Araplar da TEV-DEM çatısı altında örgütlenmek istediler.”    ‘Eşbaşkanlık toplumda büyük değişime yol açtı’   TEV-DEM’in “Eşbaşkanlık” sistemini hayata geçirmesinin toplumda büyük bir değişime yol açtığını söyleyen Zelal, “Rojava Devrimi gerçekleştiğinde bir yandan savaşılıyor diğer yandan ise demokratik özerk sistemin inşa ediliyordu. Halk özgürleşirken sistemini de kuruyordu. İnşa ve özgürleşme mücadelesinin en büyük sorumluluğu kadınların omuzundaydı. Bu nedenle eşbaşkanlık sistemine ihtiyaç duyuldu. Kadının Rojava devrimine öncülük etmesi eşbaşkanlık sistemini zorunlu hale getirdi. Rojava’da kadın-erkek eşitliği sağlanmasıyla toplumsal sorunların da önemli oranda çözüleceği anlamına geliyordu” şeklinde ifade etti.   ‘Zihniyet sorununun giderilmesi için eğitimler yapıldı’   Eşbaşkanlık sistemini inşa sürecinin de zorlu aşamalardan geçtiğini kaydeden Zelal, yaşanan zorluk ve buna karşı buldukları çözümü ise şöyle anlattı: “Erkek kadını kolay kabul etmedi. Komün, meclis, parti, TEV-DEM ve Özerk Yönetimin her aşamasına eşbaşkanlığı koyduk. Erkek tek başına karar alma alışkanlığına sahip olduğu için kadının haberi olmadan bir belgeye tek başına imza atmada sakınca görmeyebiliyordu. Kadın da erkeğe sürekli dayandığı için inisiyatifini kullanmayabiliyordu. Eşbaşkanlık inşasında yaşanan zihniyet sorunlarının giderilmesi için Kongreya Star bünyesinde açılan akademilerde kadın ve erkek ortak eğitimlere tabi tutuldu.”   Eşbaşkanlık ve özgür eşyaşam    Kamusal alanda eşbaşkanlık sistemi,  demokratik aile modelinin gelişmesi için de özgür eşyaşam zihniyetinin geliştiğine dikkat çeken Zelal, “Özgür eşyaşam konusunda birçok aile önemli gelişme yaşadı. Aile içinde kadın, erkek, çocuk ortak karar alıyor ve kimse kimseye tahakküm kurmadan ortak yaşayabiliyor. Kadın daha eşitlikçi ve demokratik yapısı gereği özgür eşyaşam zihniyetinin gelişmesinde de belirleyici bir role sahip. Eşbaşkanlık sisteminin en önemli kazanımı da özgür eşyaşam modeli oldu. Erkek eskisi gibi kadına istediği gibi davranamıyor. Çünkü kadın bilinçlendikçe erkeği de değiştirmeye çalışıyor.” Dünyada yaşanan sistemsel kaos ve krizlerin çözümüne de eşbaşkanlık sisteminin yeni bir çözüm modeli olduğuna işaret eden Zelal, Rojava’da erkek ve kadının toplumsal değişimi eşbaşkanlık ve özgür eşyaşam sisteminin uygulanmasıyla gerçekleştiğini dile getirdi.    ‘Halk artık eşbaşkanlık sistemine duyarlı hale geldi’   Eşbaşkanlık sisteminin sadece toplumsal alanda değil aynı zamanda askeri alanda da uygulandığını dile getiren Zelal, YPG, QSD gibi alanlarda kadın savaşçı ve komuta gücünün erkekle eşit düzeyde olduğuna vurgu yaptı. En küçük birimin dahi eşbaşkanlık dikkate alınarak kurulduğunu belirten Zelal, halkın artık eşbaşkanlık sistemine duyarlı hale geldiğini, demokratik yönetim için kendilerinin talepte bulunduğunun altını çizdi.    Zelal son olarak Tapqa, Reqa, Minbiç, Dêrezor gibi Arap halkının yoğun yaşadığı yerler de de eşbaşkanlık sisteminin başarıyla inşa edildiğini dile getirdi.    Yarın: Rojava Devrimi’nden sonra kadınların oluşturdukları kooperatifler ve çalışmaları.